Sevgili pıtırcıklar erken erken ve uzun uzun gelen bölümler sizi mutlu etsede okuyucu sayısı,yorumlar ve oylar maalesef beni pek mutlu etmiyor.Lütfen bu konu da bana olan desteğinizi eksik etmeyin.Sizi seviyorum.Multimedia'da Rüzgar vaaaar :*
Ciğerlerime dolan hava beni geçmişime sürükler gibi canımı acıtmaya başlamıştı bile. Yanağım sızlıyordu. Tabi kalbimin sızısını tarif etmek gibi bir aptallık yapmayacağım. Bunu size anlatamam. Ortamın sessiz olması da çok saçmaydı. Derin derin nefes alıp vermelerimin dışında o kadar boğucu bir gürültünün içindeydim ki. Kimse duymuyordu.
Güvendiğiniz insanlar… Hatta en güvendiğiniz insan. Sizi en zayıf noktanızdan vuruyorlardı. Hayır gerçekten vuruyordu.
Derin bir nefes daha aldığımda beynimdeki uğultular son bulmuş gibi büyük bir boşluğun içinde buldum kendimi. Karanlığın beni yok edeceğini düşünsem de attım adımımı. Adımlarım o kadar ağır geldi ki bana. Ya da yaşadığım şeyler omuzlarımda tekrar belirince öyle geldi en azından bilmiyorum. Unutmuştum ben geçmişimi. Yani her baktığım yerde ondan bir parça görsem de, her gece rüyalarımda tekrar anılarımla buluşsam da unutmuştum ben geçmişimi.
Ağzımdan hıçkırık sesi yükselince bu zamana kadar ağladığımın farkında değildim. Yürürken biranda durup elim ağzıma kapansa da tekrar bir hıçkırık sesi çıkması kendime küfürler etmeme sebep oluyordu. En sonunda elimi ağzımdan çekip her şeyi bıraktığımda geri toparlamanın zor olacağının farkındaydım. İstemsizce eğilip ellerimi bacaklarıma koydum. Derin derin nefesler alırken gözlerimi yumdum ve boğazımdan çıkan çığlığa engel olmadan doğrulup gökyüzüne baktım.
‘’Neredesin lanet olası neredesin?’’ diye bağırırken artık iyice kendimden geçmiştim.
RÜZGÂR
Bu aptal kız buna nasıl cesaret etti bilmiyorum ama cidden beni şaşırtmıştı. ‘’Bu daha gerçekçiydi baba.’’ Derken sesi dümdüz çıkmıştı. Dudaklarını birbirine bastırırken kimseye bir şey söyleme fırsatı tanımadan çoktan kapı sesi duyulmuştu. ‘’Adnan sen ne yaptın? Nasıl yaparsın bunu ona?’’ diye Nesibe Hanım bağırırken Adnan Bey sandalyesine çökmüş eline bakıyordu.
Babam ‘’Rüzgar.’’ Diye seslenince ona döndüm. Başıyla kapıyı işaret edince gözlerimi devirmemek için kendimle savaştım. Pekala. Çocuklarla uğraşmak yine bana düşmüştü. Bir kerelik. Sadece bir kerelik o da beni o krizden kurtardığı ve anlamadığım bir şekilde uyumama yardımcı olduğu içindi. Tabi birde şu her zaman ki baba meselesi.
Başımı salladım ve kimseye bakmadan kapıyı açtım. Dış kapının orada durmuş öylece duruyordu. Cidden hiçbir şey yapmadan öylece duruyordu. İç geçirmeme engel olamadım. Yani onu anlar mıydım onu da bilmiyorum. Ona doğru bir adım attığımda o da bir adım attı ve sanki bacaklarından tutuyorlarmış gibi zor atıyordu adımlarını.
Belki de geçen yaptığı saçmalık yüzünden yürüyemiyordu halen. Bu kız tam bir aptaldı. Ama bazen deli cesaretinin tuttuğu da olmuyor değildi. Onu en son gördüğümde bana dikleniyordu. Yani hadi ama kızları bıraktım bana erkeklerin bile diklenmesi yılda bir iki defa görülen bir şeydi.
Birden durduğunda bende aniden durdum. Biraz sonra bir hıçkırık sesi duyulduğunda kulaklarımı kapatmak istedim. Tek elini dudaklarına götürse de biraz sonra boğuk bir hıçkırık sesinin daha duyulması çok sürmedi. Tam bir kız sorunu! Ağlayan insanlar o kadar iğrençti ki. Gözlerimi sımsıkı yumduğumda boş sokağı derin bir çığlık yırttı. Gözlerimi aniden açtığımda o gökyüzüne bakıp ‘’Neredesin lanet olası neredesin?’’ diye bağırırken o küçük bedeninden bu kadar sesin neresinden çıktığını düşünmeden edemiyordum doğrusu. Kime bağırdığıysa meçhul olan diğer soruydu. Sonra ağlamaya başladı tekrar. Ve biranda gözlerini silip yürümeye başladı. Dengesizlikte bir numaraydı. Kesinlikle bir numara. O yürümeye başlayınca bende yürümeye başladım. Bilmiyorum neden arkasından onu gizlice takip ediyorum ama yanına gitmem için daha erkendi. Tamam bu kızı sevmiyordum hatta benimle evlenip hayatımı mahvettiği ve mallarımı klozete döktüğü için ondan nefret bile ediyor olabilirdim ama yaşadığı şey… Bana kendimi hatırlatıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SU VE RÜZGAR (TAMAMLANDI)
Ficção AdolescenteSu akıp gider hayatta. Saf ve durudur hep. Yaşam kaynağıdır. Nefes almak gibidir Su. O olmazsa yaşayamazsınız. Rüzgar kaplar tüm vücudunuzu. İyi hissettirir sizi. Yaşamak için ona da ihtiyaç duymak zorunda kalırsınız bir süre sonra. Zaten karanlığı...