Playlist: Feridun Düzağaç-Alev alev
Model-Sana ne
Yeni bir yıl…
Aslında size bir şey söyleyeyim mi? Yeni yılların geldiği falan yok. Kendimizi kandıran bizleriz. Giden tek şey o dört basamaklı sayının sonundaki sayı. Bir şeylerin falan değiştiği yok yani.
İnsanlar sürekli yeni bir yılın yeni hayaller, yeni mutluluklar, yeni sevinçler getireceğini söyleyip duruyorlar. Ama anlamıyorlar ki bunların gelmesi için sadece yeni bir yıla girmemize gerek yok ki. Bunu bize yarınlarda verebilir, bugünlerde… Umut etmek için yeni bir yıla ihtiyacım yoktu. Çünkü hayatımda değişen bir şey yoktu. Anlatmak istediğim Rüzgar yine aynı Rüzgar olacaktı. Beni yine kıracak belki de öldürecekti. Hayatım yine aynı hayat… Bu arada bunun şükretmemekle falan alakası yok. Bir gün eğer geçmişimi unutabilirsem eğer umut etmeye de o gün başlayabilirim.
Ama yeni yıl için sevdiğim bir şey tabi ki var. Nasıl olmasın ki? Merak etmeyin o kadar da duygusuz bir insan değilim. Işıklar… Sevdiğim tek şey noel de sokakları süsleyen ışıklar. Onları o kadar çok seviyordum ki saatlerce etraflarında gezip yanıp sönmelerini izleyebilir, birçok fotoğraflarını çekebilirdim.
Şimdi çocuklar ve Rüzgarla çıktığımız yılbaşı alışverişinde de arabayı kutu kutu ışıklarla doldurmayı düşünüyordum. Evet… Rüzgarla ve çocuklarla bir AVM’nin süpermarketinde yılbaşı alışverişine gelmiştik. Saat henüz gece için çok erken olduğu için bu alışverişi çocuklarla yapmak için gönüllü olmuştuk. Rüzgarın neden bizimle olduğunu soracak olursanız inanın hiçbir fikrim yok. Sadece ‘’Bende geliyorum.’’ Demiş ve bizi bu AVM’ye getirmişti. Şimdi o arkamızdan neredeyse ağzına kadar dolmuş arabayla bizi takip ediyordu ama şimdi tüm eğlenceyi bende çocuklara bırakmıştım. Ellerimi deri montumun içine sokmuş sessizce yürüyor ve eğer çocuklar bir şey derlerse gülümseyip cevap veriyordum. Halsiz olsam da bu alışverişi çocuklar çok istediği için bende biranda kendimi bu alışverişi yaparken bulmuştum. Onları mutlu etmek beni de mutlu ediyordu.
‘’Mutlular.’’ Diye mırıldandı Rüzgar hemen yanımdaydı şimdi. Alışveriş arabasına kollarını dayamış dalgın bir şekilde çocukları izliyordu. ‘’Sanırım.’’ Diye mırıldandım bende aynı şekilde.
‘’Bu kadar şey yetmez mi?’’ dediğinde dönüp arabaya bakma gereği duydum. Ağzına kadar dolu arabada birçok abur cuburdan tutun maskelere kadar vardı. Gerçekten de yerli yersiz çok şey almıştık. ‘’Gerçekten de yeter.’’ Dedim sıkıntılı bir sesle.
Önüme dönüp yeni bir oyuncak hakkında hararetli bir tartışma içine giren çocuklara dönüp ‘’Ateş, Umut! Bu kadar yeter. Hadi gidiyoruz.’’ Diye seslendiğimde beni hiç üzmeden sözümü dinlediler ve ellerinde ki oyuncağı bırakıp koşarak yanımıza geldiler. Bizde boş olan kasaya geçip aldıklarımızı geçirmeye başladık.
Kasiyer aldıklarımızı geçirirken kredi kartımı çıkardım ve son kalanların geçmesini beklerken dalgınca genç kızı inceledim. Kızın kaçamak bakışları Rüzgara değip geçse de artık bu tür tepkilere alıştığım için görmezden gelmeyi tercih ettim. Bu konuda yapabileceğim bir şey yoktu. Rüzgar yakışıklıydı. Çok yakışıklı.
Kartı kıza uzattığım da sert bir el bileğimi tuttu. Bakışlarımı bileğimi tutan Rüzgara çevirdiğimde şaşkınca bana bakıyordu. ‘’Ne oldu?’’ dediğimde ‘’Ne yapıyorsun?’’ dedi merakla. Kaşlarımı çatıp ‘’Kredi kartımı uzatıyorum.’’ Dedim boş boş. Rüzgar bana dik dik bakıp ‘’Bende onu soruyorum zaten.’’ Dediğinde bir şey anlamamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SU VE RÜZGAR (TAMAMLANDI)
JugendliteraturSu akıp gider hayatta. Saf ve durudur hep. Yaşam kaynağıdır. Nefes almak gibidir Su. O olmazsa yaşayamazsınız. Rüzgar kaplar tüm vücudunuzu. İyi hissettirir sizi. Yaşamak için ona da ihtiyaç duymak zorunda kalırsınız bir süre sonra. Zaten karanlığı...