Kapının önüne çıktığımda havanın soğukluğu çıplak bacaklarıma çarpınca kürklü kabanıma biraz daha sarıldım. Birde bu dönemde üşütürsem o zaman benden kötüsü yoktu işte. Gerçi halen benden kötüsü olamazdı ama. Neyse.
Yaklaşık iki dakika sonra sokağın başında beliren araba farları dikkatimi çekti. Biraz sonra da önümde duran Mercedesin sürücü kapısı açıldı. Gülümsedim. Murat Hoca her zaman ki gibi jilet kadar iyi ütülü takım elbisesi ve beyaz gömleğiyle karşımdaydı. Kravat takmadığı için yaşından daha genç görünüyordu.
‘’Beklettim mi?’’ dedi arabanın önünden dolanıp bana doğru gelirken. Başımı olumsuz anlamda salladım ve ‘’Şimdi çıkmıştım.’’ Dedim gülümsedi ve beni yanaklarımdan öptü. Şu adamın karizmasının beni etkilemediği bir gün, bir zaman dilimi daha olacak mıydı acaba?
Adam her zaman bakımlı, yakışıklı ve çok çekiciydi. Üstelik yaşının olgunluğu onu öyle güzel ve… Seksi gösteriyordu ki her yaştan kadının ondan etkilenmemesinin imkanı yoktu.
Kapımı nazikçe açtı ve gülümseyerek bekledi. ‘’Teşekkürler.’’ Diyerek giydiğim kıyafete minnettar oldum. Tabi ki Rüzgara. Sinsice gülümsedim. İstemeden de olsa bana yararı dokunmuştu öküzün.
Murat Hoca arabaya binip motoru çalıştırınca klimalardan sıcak hava yükselmeye başladı. Buna memnundum çünkü biraz da olsa üşümüştüm. Şu sıralar bedenimin nelere tepki vereceğini kestiremiyordum. Hem yanıyordum hem de biran da böyle üşüyordum.
‘’Nasılsın bakalım?’’ dedi parmaklarını iki kere direksiyonun üzerinde tıngırdatıp. Yanaklarımı şişirdim ve ‘’Çok zorlu bir gün geçirdiğimi söyleyebilirim.’’ Dedim bugünü düşünüp sıkıntıyla bir nefes verdim.
‘’Gösteriyle ilgili mi?’’ dediğinde ‘’Evet…’’ diye mırıldadım. Gülümsedi ve ‘’Uzun uzun konuşuruz merak etme.’’ Dedi. Bir şey demedim.
‘’Siz nasılsınız?’’ dedim saygıyla. Bu adama büyük bir saygı duyuyordum çünkü hem başarılı hem de çok iyi bir öğretmendi.
‘’Aynı şeyler… Müzik, müzik ve yine müzik.’’ Dediğinde kıkırdadım ve ‘’Ne güzel keşke benim de her günüm öyle geçse.’’ Dedim büyük bir istekle. Başka ne isterdim ki?
‘’Merak etme eğer bu işte başarılı olursan senin de her günün öyle geçer.’’ Dedi bana dönüp göz kırptıktan sonra. İçimi çekmeden edemedim.
‘’Keşke ailem de böyle düşünse.’’ Dediğimde ‘’Merak etme. Başarılı ve istekli olduğunu gören herkes, o gün o sahneyi izleyecek olan herkes senin destekçin olacaklardır.’’ Dediğinde cevap veremedim çünkü bu konu da şüphelerim vardı. Ne nasıl olurdu hiçbir fikrim yoktu.
Araba durduğunda başımı kaldırıp baktım. Çok lüks bir restorandın önünde durmuştuk. Vale gelip nazikçe kapımı açtığında gülümseyerek teşekkür ettim. Murat hoca da inmiş beni bekliyordu. Elini nazikçe belime yerleştirdi ve beni yönlendirdi. İçeri girmeden önce resepsiyoniste kabanımı verdim. İçerinin sıcağı yüzüme vurduğunda bu sıcaklıktan memnun oldum.
Bir garson bizi cam kenarında İstanbulu ayaklarımıza seren bir manzaraya karşı yönlendirdi. Murat hoca nazik bir beyefendi olarak sandalyemi çekti. İşte ona hayran olmam da bir neden daha. Gülümseyerek tekrar teşekkür ettim ve o da karşıma oturup yerleşti.
İkimizde bir süre sessizce manzarayı izleyip kendimize biraz zaman tanıdık. Bu tür manzaraları her gün görmeseniz de aslında sizin de o manzaranın bir parçası olmak, o manzaranın siz olması her şeyi değiştiriyordu. Siz varsanız o manzara vardı. Önemli olan o manzarayı izlemek değil o manzarayı sizin yaratmanızdı. Yoksa böyle süslü ışıklar geride kalan karanlığın içinde neler yaşandığını size kolaylıkla unutturabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SU VE RÜZGAR (TAMAMLANDI)
Genç KurguSu akıp gider hayatta. Saf ve durudur hep. Yaşam kaynağıdır. Nefes almak gibidir Su. O olmazsa yaşayamazsınız. Rüzgar kaplar tüm vücudunuzu. İyi hissettirir sizi. Yaşamak için ona da ihtiyaç duymak zorunda kalırsınız bir süre sonra. Zaten karanlığı...