Sevgili pıtırcıklar;
Biliyorum bölümler biraz fazla zaman alıyor ama beklediğinize değdiğini sandığım bölümler yazdığımı düşünüyorum.O yüzden lütfen yorumlarınızı uzun uzun tutun.Sizi çok seviyorum.
***
Gözlerimi açtığımda halen sırtımın sol tarafı büyük bir acıyla yanıyordu. Gözlerimden akan yaşlara engel olamazken sigaradan nefret ettim. O adamdan nefret ettim. Altı yaşımda olmama rağmen hayattan nefret ettim. Vücudumda sönen ikinci sigara olmuştu. Hayret etmeyin lütfen bunlar gerçekler.
Hayat geçer miydi böyle?
***
Karanlık. Görebildiğim tek şey karanlık. Başka bir renk yok. Birde çok şiddetli bir ağrı. Görebildiğim ve hissedebildiğim tek şey bunlar. Emin olun çok korkunçlar. Gözlerim saplanan acının verdiği rahatsızlıkla birden açıldığında afalladım. Gözlerimin bulanık bulanık görmesi ve karanlığa alışamamış olmam beni endişelendirse de biraz sonra gözlerimde karanlığa alışmıştı.
Bedenim zaten üzerimdeki ağırlığa çoktan alışmıştı. Rüzgar yanımdaydı. Düzenli nefes alış verişleri ve iyice bana sokulmuş olması uyuduğunu gösteriyordu. Kolunu belime atmış her zamanki gibi başını saçlarıma gömmüştü. Tanrım! Başım öyle ağrıyordu ki. Yavaşça Rüzgarın kolunu çektim. Tabi ki hemen huysuzlandı ve biraz daha uğraştığımda kollarını çekti üzerimden..
Uykulu uykulu mırıldanmaya başladığında ellerini yastığın altından geçirdi ve yüzünü diğer tarafa çevirdi. Kaşlarım çatılırken yavaşça doğruldum yataktan. Başım öyle dönüyordu ki banyoya kadar gidip gidemeyeceğimden bile emin değildim. Hatta yataktan bile kalkamayabilirdim. Adımımı attığımda dün geceye lanet ettim. Yine de kalkabilmiş ve yürümeye başlamıştım. Tam bir sarhoş gibi sendeleye sendeleye gidiyordum.
Yine de zorla banyoya gelmiştim. Üzerimi çıkarmak için hareketlendiğimde öleceğimi falan sandım ama küveti doldurmaya başlayınca hemen suyu yüzüme çarptım. Biraz kendime geldiğimde en sevdiğim kokuyu suya boca ettim. Toprağa teşekkür etmeliydim çünkü en sevdiğim kokuyu bile getirmişti.
Adımımı suya attığımda sıcak su ilk önce ürpermeme neden olsa da hemen alışmıştım. Suya tamamen girdiğimde hiç düşünmeden tüm bedenimi tamamıyla suyun altına gömdüm.
O an dün yaşadığım her şey reklam gibi zihnime dolmaya başladı. Yemeğe başlamamız, Ömer Beyle konuşmamız, babama olan bakışlarım, hızla geriye düşen sandalye ve babamın yanağımla buluşturduğu tokat.
Zihnim birden o tokattan geçmişte ki yaşadığım olaylara akınca birden kendimden geçtiğimi bile hissetmiş olabilirdim.
***
Üç yaşlarındaydım. Yemekhane de ilk defa birinin dövülmesine şahit oluyordum. Cenk hemen yanımda oturmuş olanlara aldırmadan yemeğini yerken bende ona ayak uydurmaya çalışıyordum. Ama çığlıklar, hakaretler, acı dolusu inlemeler yemeğimi boğazıma dizmeye yetmişti.
İlk kalkıp bakmaya çalıştığımda Cenk kolumu tutup sandalyeye tekrar oturtturmuştu beni. Ama çığlıklar gittikçe artıyordu. Hızlıca sandalyemi geriye ittiğimde koşarak onlara yaklaşmaya başladım. Sanki yetişemezsem ölecekti tanımadığım çocuk. Oraya gittiğimde o kadını sarışın bir oğlanı döverken gördüğümde sanki ben dayak yiyormuşum gibi acımaya başladı her yanım.
‘’DUR!’’ diye bağırdığımı ve bana canavarmışım gibi bakan gözleri hatırlıyorum. Bana döndüğünde gözü dönmüş gibiydi. Yine de alayla ‘’Ne dedin?’’ dedi saçma sapan bir gülümseyişle. Bir adım gerilerken o çocuğu bırakmış bana doğru gelmeye başlamıştı bile. ‘’Dur dedim.’’ Diye tekrarladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SU VE RÜZGAR (TAMAMLANDI)
Novela JuvenilSu akıp gider hayatta. Saf ve durudur hep. Yaşam kaynağıdır. Nefes almak gibidir Su. O olmazsa yaşayamazsınız. Rüzgar kaplar tüm vücudunuzu. İyi hissettirir sizi. Yaşamak için ona da ihtiyaç duymak zorunda kalırsınız bir süre sonra. Zaten karanlığı...