15-''Hiç olamayacak biz''

9.8K 438 6
                                    

Bebekler yeni bölüm gelmiş bulunmakta.Ama hepinizden istediğim o güzel yorumlarınızı okumak.İnanın böyle uzun uzun bölümler yazıp yorum okuyamamak o kadar hayal kırıklığı yaratıyor ki üzerimde yazmak gelmiyor içimden.Ama sizi hep seviyorum çok seviyorum pıtırcıklar :*

Ve Rüzgarın gözlerinin güzelliğine.

Gözleri gözlerim de öylece sabitken nereye bakacağımı bilmiyordum. Tek odak noktası, hayatımda gördüğüm en güzel şey ve hayatımda gördüğüm en tehlikeli şeydi o siyah gözler.

Kalbimi acıtıyordu aynı zamanda.

Elimin tekini elinin içine aldığında gözlerini halen gözlerimden ayırmamıştı. Ama dağılan dikkatim kaşlarımın hafifçe çatılmasına ve gözlerimi ellerimize çevirmeme neden olmuştu.

Sonra derin bir nefes ve belime konan diğer el. Ve beni kendine iyice çeken bir Rüzgar. Tatlı tatlı yüzüme vuran bir nefes ve tüm bedenimi saran adlandıramadığım bir koku.

Gözlerimi yavaşça kapattım ve tek elimi omzuna kibarca yerleştirdim. Diğer elimi parmaklarının arasına geçirdim ve müzikle beraber çok yavaş sallanmaya başladık. Topuklular yüzünden neredeyse aynı boydaydık. Normalde benden uzundu.

Yüzü hafifçe sağ omzuma gömülünce ister istemez benimde yüzüm onun sol omzuna yapışmıştı. Şimdi kokusunun kaynağı tam burnumun dibindeydi. Şimdi de fısıltısı doldurdu kulaklarımı. Neden bilmiyorum sesini duymak içimi titretti.

‘’Hayatımı değiştirdin derken bundan bahsediyordum.’’ Dediğinde ne demek istediğini anlamıştım. Gözlerimi yumdum ve kokusunu o mükemmel kokusunu bir kere daha içime çektim.

‘’Senin anlamadığın şey de bu işte değişen bir tek senin hayatın değil Rüzgar.’’ Diye inledim yavaşça. Bu mükemmel anın büyüsünü bozmak zorunda mıydı gerçekten? Yavaşça geri çekildim ve ikimizde birbirimize boş boş bakarken ben bir kez daha inceliyordum onu. ‘’Evet, biliyorum.’’ Dedi yavaşça. Dudaklarımın istemsizce büzülmesine engel olamadım.

Kaşlarımı çattım ve ‘’Ama beni suçluyorsun.’’ Dedim suçlar bir tonda konuşurken. Gözleri biran dudaklarıma indiğinde gözlerine baktım. Siyah bu kadar güzel olabilir miydi gerçekten? İnsanı bu kadar heyecanlandıran? Gözleri tekrar beni bulduğunda birkaç saniye bir şey demeden bekledi öyle ve ‘’Başka şansım yok. Hayatımda ki en büyük lekesin.’’ Dediğinde istemeden dansı durdurdum.

Zaten hiç yerimizden oynamamıştık. Saniye de bir milim oynuyorduk yerimizde.

Kaşlarım yavaşça çatılırken gözlerimin dolduğunu hissettim. Hayatında ki en büyük leke olarak görüyordu beni. En büyük hata. Belki en büyük pişmanlık. Gözlerimi ondan çekmek istedim. Onu görmemek istedim. Yavaşça yere indirdim gözlerimi. Şimdi sadece onun siyah ayakkabılarını görebiliyordum sadece. Yavaşça başımı salladım. Yani elimden bir şey gelmiyordu başka.

Tabi gözümden bir damla yaş akması dışında. Ona da şaşırmıştım üstelik. Neden böyle olduğunu da anlamıyordum.

Herkes sevdiği, âşık olduğu, hayatına girecek tek erkekle, hayaller kurduğu tek adamla, kalbinin bir kişi için attığı insanla hayatını ve kalbini birleştirirken ben benden nefret eden, hayatında beni leke olarak gören ve hiç görmek istemeyeceği biriyle evlenmiştim.

Bunu hak etmemiştim.

Yavaşça başımı salladım. Burnumun ucu sızlıyordu ve çenemdeki kaslar seğirmeye başlamıştı. ‘’Anladım.’’ Dedim fısıltıyla. Gözlerim halen yerden kalkmıyordu. Kalkamıyordu. Gözlerine bakamıyordum bir türlü. ‘’Buna sevindim.’’ Dediğinde elimde olmadan yavaşça başımı kaldırıp gözlerinin içine hayatımı mahvedenin asıl o olduğunu haykırmak ister gibi baktım.

SU VE RÜZGAR (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin