Evet bebekler.Uppp uzun bir bölümle daha karşınızdayım. Bu bölüm biraz daha özel artık benim için. Biliyorum Rüzgara söveceksiniz yine her zaman ki gibi. Diyecek bir şeyim yok. Haklısınız.Mediadaki resimlere bakmayı unutmayın.Ve lütfen şarkıyı dinleyin.Çok özel bir şarkı.Lütfen uzun yorumlar bol oylar atın. Sizi seviyorum!
İnsanlar neden her zaman karanlığın, güneşin batışının, gecenin gündüzden daha tehlikeli olduğunu düşünürler? Neden her zaman böyle bir kural vardır mesela? Neden gündüz bizi korusun ki? Neden tüm kötülükleri, tüm tehlikeleri karanlık üstleniyor olsun?
Gecenin de gündüz kadar güzel yanları vardır.
Mesela yıldızlar… Yıldızları gündüz izleyebilir misiniz? Ay? Ayın ışığı size güneş varken ulaşır mı? Sonra… O diplere çekilmiş gürültünün verdiği yokluktan doğan sakin, huzurlu sessiz vakitler? Ne zaman elde edebilirsiniz? Gece olmasa güneşin doğuşunu izleyebilir misiniz? Karanlık olmasa yarının güzel bir gün olmasını dileyebilir misiniz?
Peki ya sırf o ışıklı manzaraları görebilmek için milyonlar harcadığımız evler? Gece olmasa bir işe yaramaz mesela.
Şimdi Rüzgarın kucağında sakinleşmiş bir şekilde otururken bunları düşünüyordum. Çok ironik. Gözlerinizi devirdiğinizi biliyorum. Pekala.
Gerçekten korktum. Arabamın hızla toprak yola girmesinin şokunu atlatamadan silahlar fiyuuuv diye başımın üzerinde dans ederken benden normal bir tepki beklemeyin. Biraz sonra bizimkilerin arabalarının sesleri duyuldu. Farları hemen önümüzde durup gözlerimi kısmama neden oldu. Yerimde huzursuzca kıpırdanınca ‘’Kapatın lan şu siktiğimin lambalarını.’’ Diye bağırdı Rüzgar.
Sesi beni kendime getirmiş gibi yavaşça doğruldum ve göğsünün üzerinde, başımın altında birleştirdiğim ellerimi yavaşça çözdüm. Gözlerim boşluğun verdiği ifadesizlikle ona bakarken o da bana baktı. Kollarını yavaşça belimden çekerken vücudumu tarıyordu. ‘’Bir yerin acıyor mu?’’ dedi gözlerini vücudumdan ayırmadan. Şorttan dolayı çıplak kalan bacaklarımı eliyle taradı. Eli bacaklarımı hızlıca okşayıp giderken tüylerim diken diken olsa da ‘’Karnım.’’ Dedim titrek bir sesle.
Bakışları beni bulunca ‘’Evde hallederiz.’’ Dedi ve bende başımı salladım. Yavaşça doğrulmaya çalıştığım sırada bizimkilerde yanımızda belirdi. Toprak ve Ceren hemen üzerime atlayınca güçsüzlükten dolayı sendeledim. Ama Rüzgarın elini hemen belimde hissettim. ‘’İyi misin?’’ dedi Ceren cırlarken. Benden uzaklaştı ve Toprağı da boynumdan çekip beni omzumdan tutup kendilerinden biraz uzaklaştırdılar.
‘’Bir yerine bir şey oldu mu Su?’’ diye bağırdı Toprak.
‘’Ben iyiyim çocuklar.’’ Dedim yüzümü buruşturup. ‘’Bir şey oldu sandım.’’ Dedi Ceren hıçkırıklarıyla boynuma atlayınca onu kendine nasıl getirebileceğimi düşünüyordum. Hiç kolay olmayacaktı. Şimdi beni hiç yalnız bırakmayacaktı. Sürekli küçük çocuk gibi peşimde dolanacaktı. ‘’Şşşt. Sakin ol. İyiyim ben.’’ Dedim elimle sırtını sıvazlarken.
Gözlerimi ilahi bir yardım bekler gibi etrafta dolaştırırken Devrimin bize yaklaştığını gördüm. Bana iyi misin der gibi bir bakış atınca başımla onayladım. Ah! Devrim! Seni bir kez daha sevdim. Cereni yavaşça omzumdan çekince Ceren dirense de kim olduğuna bakmadan Devrimin omzuna gömüldü. Bu duruma şaşırsam da daha sonra kurcalamaya karar verdim. Onlar buradan uzaklaşırken bu sefer beni saran kollar güçlüydü.
Cüneyt bir çırpıda bana koşmuş beni sımsıkı sarmıştı. Rüzgarın elleri belimden çekilince içimde ki rahatsızlığa göz yumdum. Cüneyt beni kollarına almış birkaç kere döndürünce ‘’Cüneyt, sanırım beni öldüren sen olacaksın.’’ Dedim yavaşça yere bırakırken. ‘’Çok korktum. Sana bir şey oldu diye çok korktum.’’ Dedi saçlarıma başını gömmüş kokumu içine çekerken bende gözlerimi yumdum. Bende korkmuştum. Biran öleceğimi düşünsem de bir şekilde adamların amacının o olmadığını biliyordum. ‘’İyiyim.’’ Dedim onu teselli edecek gücüm yoktu. ‘’Evet, iyisin. Şükürler olsun iyisin.’’ Dedi ve beni yavaşça bıraktı. Ona gülümsedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SU VE RÜZGAR (TAMAMLANDI)
Ficção AdolescenteSu akıp gider hayatta. Saf ve durudur hep. Yaşam kaynağıdır. Nefes almak gibidir Su. O olmazsa yaşayamazsınız. Rüzgar kaplar tüm vücudunuzu. İyi hissettirir sizi. Yaşamak için ona da ihtiyaç duymak zorunda kalırsınız bir süre sonra. Zaten karanlığı...