25-''Siyah gözlere,kırmızı dudağına''

11.6K 459 43
                                    

Yine erken gelen ve uzun olan bir bölüm. Çok şanslısınız sizi yorum yapmayan okuyucular!Şanslısınız ki yazmaya meraklı bir yazarınız var.Her neyse bu bölümde artık bombayı patlatmaya karar verdim.Bir geçiş bölümü olduğu için bilmiyorum ne dersiniz ama beğeneceğinizden eminim. Çünkü gerçekten bir bomba patladı. Sonunda dediğinizi duyar gibiyim.Rüzgara o kadar aşığım ki Franciskoyu başka hikayelerde görüp bir kızla öpüşürken okuduğumda kıskançlıktan adeta kuduruyorum.Neyse sövmeler sonra.Şarkıyı dinlemenizi şiddetle öneriyorum.İyi okumalar.

LÜTFEN YORUM ATIN.

Öpüldünüz

xx

Yüzümü sıcacık ve parlak renklerle aydınlatan güneş ışıklarını hissettiğimde yavaşça gözlerimi açtım. Güneş ışığıyla uyanmak güzeldi. En azından hayatımdaki gerçek sıcaklıklardan biriydi. En önemlisi dediğim gibi gerçekti, sahte değildi.

Hayatım boyunca sahte samimiyetlere tabi tutulup en sonunda yüz üstü bırakılıyordum. Ama son zamanlarda böyle şeyler başıma gelmiyordu. Tamam, sabah sabah bu konuya nereden vardık bir fikrim yok. O yüzden kapatalım.

Yatakta tek başıma olduğumu anlamam uzun sürmedi. Yavaşça yataktan kalkıp cama ilerlediğimde aşağıda sadece kendi arabamın olduğunu görmek beni çokta şaşırtmamıştı. Rüzgar kurallara uymaya erken başlamıştı. Bu iyiydi. İyiydi yani aklım için. Ama ya bu bedenimi saran tuhaf rahatsızlıkta neyin nesiydi? Derin bir nefes alıp elimi saçlarımdan geçirdikten sonra kıyafet dolabına yöneldim. Buraya ilk geldiğimizde getirdiğim kıyafetleri burada bırakmıştım. Zaten burası için almıştım onları. O yüzden burada bırakmam pek sorun olmamıştı.

Kendi üzerime baktım. Dün bilerek uzun kollu giyinmiştim gece uyurken. Rüzgarın bileğimdeki bandajı görüp hesap sormasını istemiyordum doğrusu. Ona açıkladığımda zaferini taçlandırmayacaktım.

Rüzgarın kıyafetlerim konusunda ki uyarısından sonra neden bilmiyorum içimde etek ya da elbise giyinmek için hiçbir istek yoktu. Zaten bilirsiniz ben onları zorunlu olduğum için giyiniyordum.

Kıyafetlerimi incelemek o gece Rüzgarın dediklerini aklıma getirmişti.

‘’Şu güzel, baştan çıkarıcı elbiseni biraz kirletelim.’’

Güzel, baştan çıkarıcı.

Demek o gece beni baştan çıkarıcı bulmuştu? İçimdeki küçük kız bana bilmiş bilmiş sırıtınca ona çok heveslenmemesini söyledim. O sonuçta… İlaçların etkisindeydi.

Dolabımdakilerin kalın olması umurumda bile değildi çünkü işin tuhaf yanı üşüyordum. Ya da buraya hemen alışıvermiştim. Çokta önemli değildi. Siyah daracık taytımı üzerimden geçirdim. Krem rengi bir badinin üzerinden severek aldığım kırmızı kazağımı da geçirip kahverengi ayakkabılarımın bağcıklarını bağladım.

Çıkmadan evi düzenledim. Yatağı ve mutfağı yani. Onun dışında kapıya çıkıp eve son kez baktıktan sonra kapıyı kilitleyip anahtarı paspasın altına bıraktım. Arabama atlayıp gazı köklerken iki günümü geçirdiğim söğüt ağacına hiç bakmadan otoban yoluna çıkıp kendimi hızın verdiği o güzel hazza bıraktım.

Burayı sevmeme bir neden daha ekleyecek olursak yolları güzel ve boştu.

Anlayacağınız hız yapmak için ideal bir yol. Camımı sonuna kadar indirip rüzgarı arabama davet ettim. Bu davetime hiç gecikmeden cevap vermiş, tüm benliğimi bu küçük arabadan alıp bilmediğim diyarlara, büyük tepelere, ıssız vadilere götürmesine izin verdim. Rüzgara eşlik eden müziğim ise bana yol arkadaşı oluyordu. Ya da kader arkadaşı.

SU VE RÜZGAR (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin