Sabah uyandığımda Rüzgarı yanımda uyurken bulmayı hiç ama hiç beklemiyordum. Gözlerimi açar açmaz onun uyuyan bedeniyle karşılaşmıştım. Bu sırada da bedenime yerleşen hayal kırıklığıyla yüzümü buruşturdum. Belimdeki elini hızla üzerimden çektim ve onu arkamda bırakıp yataktan doğruldum. Tüm olanlara rağmen halen uyuduğum yatağa gelme cesaretini göstermek tam da Rüzgar Erkinin yapabileceği bir arsızlıktı.
Ayaklarımı yataktan sarkıttım. Bugün Cerenin doğum günüydü. Akşam Pandora da partisi vardı ve o çoktan uyanıp buraya yola çıkmış olmalıydı. Boynumu ovarken etrafımda göz gezdirdim. Burada uyumayalı uzun zaman olmuştu. Aldığım yeni kararlar içerisinde tabi ki bu odayı da baştan sona yenilemek vardı. Rüzgarın ne düşüneceği umurumda bile değildi. Gerçi karşı çıkacağına, bağırıp çağıracağına emindim zaten ama dediğim gibi umurumda değildi.
Devrimle hediye işini çoktan halletmiştik. Onun dışında akşam yapacağım tüm her şeyin planını uzun uzun düşünmüştüm. Akşam için her şey hazırdı ve ben birazcık olsun korkmuyordum. Bunun için her şeyimi ortaya koymaya çoktan gönüllü olmuştum.
Rüzgarı yatakta tek başına bırakıp, bana dün yaşattıklarını düşünmemeye çalışarak kısa bir duşa girdim. Bornozuma sıkı sıkı sarınıp odaya geçtiğimde boş bir yatak ve sıkılmış bir Cerenle karşılaştım.
Kaşlarımı kaldırarak odanın ortasında dikilen Cerene bir bakış attım.
''Senin çoktan uyanmış, kocanın koynundan çıkmış hazır bir vaziyette beni bekliyor olman gerekiyordu.'' Dedi kaşlarını çatıp ciddi ciddi bakarken.
''Sakin ol şampiyon. Ben hazırım bile.'' Dedim ellerimi iki yana açıp. O sırada kafamdan düşen havlu yüzüme inince Cerenden bir inleme benden de bir kahkaha sesi yükseldi oda da.
Ben üzerimi değiştirirken Ceren de elindeki telefonla uğraşıp bir yandan da bana laf yetiştiriyordu.
''Bu arada, kocan senden daha ilgili benimle. Pandora ya gitti.'' Dediğinde ''Canı cehenneme.'' Dedim yüzümü buruşturup.
Aynadan Cerenin başını uzattığını, kaşlarını kaldırdığını ve merakla bana baktığını gördüm. ''Ne oldu? Yine bir şey yaptı değil mi?''
''Neler olduğu hakkında hiçbir fikrin yok dedim.'' Dedim siyah dar pantolonumu kıçımdan geçirmeye çalışırken.
''Anlatırsan olacak yaramaz kaltak.'' Dedi ve ben ona saçımı kurularken her şeyi bir çırpıda anlattım.
''Ne yani Dağ denen o herifin Alevle bir ilgisi mi varmış?'' diye bir nara attı Ceren yatakta bacaklarının üzerine çıkıp. Ona dik dik sakin olması için baktım ve tekrar saçlarımı örme işine devam ettim.
''Evet varmış. Bunun için de bizimle iş birliği yapmayı kabul etmiş. Rüzgarda o fotoğraf meselesini insanlara anlatacağımı düşünüp bana bunları söylememiş. Gerçi bu konuda Alevin dolduruşuna gelmiş olması büyük ihtimal ama yine de o bunu düşündü Ceren. Nasıl kırıldığımın hesabı yok.'' Dedim lastiği geçirip ayağa kalktım ve önünde dikildim. Başını yavaşça salladı.
''sen haklısın tabi ki bunda bir sıkıntımız yok. Rüzgar çok büyük bir düşüncesizlik etmiş. Ama yine de yüzde yüz suçlu diyemiyorum. Alevle aramızdakileri tekrar anlatmama gerek yok.'' Dedi. Tamam söylediklerini bende düşünüyordum zaten. Ama işte takılmıştım. Rüzgar bana inanmamıştı.
Cerene döndüm.
''Bende tamamen onun suçlu olduğunu düşünmüyorum ama bana güvenmedi Ceren. Nokta.'' Dedim çantamı alıp ona kalk işareti verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SU VE RÜZGAR (TAMAMLANDI)
Ficção AdolescenteSu akıp gider hayatta. Saf ve durudur hep. Yaşam kaynağıdır. Nefes almak gibidir Su. O olmazsa yaşayamazsınız. Rüzgar kaplar tüm vücudunuzu. İyi hissettirir sizi. Yaşamak için ona da ihtiyaç duymak zorunda kalırsınız bir süre sonra. Zaten karanlığı...