Medya: BEHNAN ŞAHMARANOĞLU
"Hayat; Mutluluk için verilmiş çabadan çok, acıya alışmak için verilmiş bir savaş misali."
&
Küçücük hayatıma, boyumdan büyük hayaller sığdırarak yapmıştım en büyük hatamı. Oysa güzel şeylerin başlangıcı, hayal kurarak gerçekleşir sanmıştım. Büyümeyi öğrenmiştim, yürümeyi öğrenmiştim, koşmayı öğrenmiştim, yalnız kalmayı öğrenmiştim çoğu zaman ama hiç güvendiğim yerden kırıldığımı öğrenememiştim. İnsanın en sevdiğim dediği ailesi bile düşürmeye iterken, nasıl olurda başkasına karşı güven inşa edebilirdi ki? Kapının eşiğine kadar getirilmiştim şimdi. Hangi adalet, hangi kanun kurtarırdı şimdi bu küçük kız çocuğunu? Okuduğum tüm kitaplar adaleti savunuyorken, hani neredeydi şimdi ihtiyacım olan adalet?
Öğrendiğim bir şey varsa oda şuydu ki; insanoğlu yalnız doğar, yalnız büyür ve yalnız ölürdü. Aile, dost, akraba denilen herşey ise koca insan kalabalığından başka hiçbirşeydi.
Tiz çığlıklarım odanın ruhsuz ve karanlık duvarlarına yankılanıyordu. Çıkardığım gürültüden bir haberdim. Bunu odaya babam ve Üvey annemin girişi ile anlamıştım.
"Çi hat serê keça min?" (Kızım ne oldu?)
"Bav-"
Akan gözyaşlarım iki cümle bile kurmama izin vermiyordu. Üvey annem olanların şaşkınlığı ile yerde gözüne ilişen kağıt parçasını eline aldı ve okumaya başladı.
Okuduktan kısa bir süre sonra eliyle ağzını kapattı.
"Keça min ne oluyor Allah aşkına?" Diye sordu babam kollarıma nazikçe baskı uygularken.
"M-mehmet Zümra-"
Babam üvey annem'e döndü korkan gözleriyle. Sanki duyacaklarını anlamış gibiydi.
"Ne olmuş Zümra'ya?"
"Mehmet Zümra kaçmıştır!"
Babam duyduğu sözlerden sonra bir dakika kadar duraksadı ve titreyen ellerini kollarımdan çekti. Yavaşça ayaklandı ve başını ellerinin arasına aldı.
"Siz benden ne istiyorsunuz keça min?" Diyerek bağırdı.
Gözlerimde ki yaşlar sicim sicim akarken, tek yaptığım şey boş yatağa bakmaktı.
Ablam bunu nasıl yapmıştı bize?
"Nereye kaçtı bu kız?"
"Bilmiyorum Efna biliyor yazmış kağıtta."
Babamın gözleri bana döndü öfkeyle. Kollarımdan tuttuğu gibi ayağa kaldırdı ve sarsamaya başladı güçsüz bedenimi.
"Söyle nereye kaçtı o namussuz!"
"B-bav o-"
"Konuş dedim sana!" Diyerek sağ yanağıma attığı tokat ile ayaklarının üzerine düştüm.
Düştüğüm yere eğildi ve çenemden tutup kaldırdı hırsla.
"Bav sevdiği vardı Ağrı'da. Ona kaçmıştır. Bu olanlardan ve başına geleceklerden korktu. Yemin ederim haberim yoktu bav."
Babam elinin tersiyle çenemden itti ve ayağa kalktı. Odada bir iki tur dönerek volta atmaya başladı. Yeniden bize döndü ve işaret parmağını havaya doğru salladı.
"Bana bakın kimse ama kimse Zümra'nın kaçtığını bilmeyecek! Benim Zümra diye bir kızım yok. Karşı aşiret sorarsa eğer ben onu sözlendirmiştim. İmam nikahı ile evlendi gitti denilecek! Anlaşıldı mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÜVERCİNKA|TÖRE|
Teen Fiction& Onlar yıllardır süregelen, kökleri yaşadıkları toprakların efendisi olan törenin; kurban ettiği canlardan sadece ikisiydi. Rızaları olmadan savaş meydanına atılıp, ellerine bir ok bile verilmeden savaşmaları istenmişti. Bir tarafta hayalleri ile y...