Medya: Efna Kozan temsili.
"Herkesin yangını, yandığı kadardır."
&
"Bak bana beğendiklerini almaktan çekinme sakın. Nede olsa Şahmaranoğlu bunlar anladın mı?"Rojgül anne'nin birşeyler dediğini duyuyordum fakat sesi uğultudan öteye geçmiyordu benim için. Çünkü düşünceler zehirli bir sarmaşık misali sarıyordu zihnimin duvarlarını. Netliğini yitirmiş bulanık görüntüler gözümün önünde seriliyor, ileriyi görmeme engel oluyordu her defasında.
"Kız kime diyorum?"
Koluma dokunulması ile irkildim ve sağımda duran Rojgül anne'ye çevirdim yönümü.
"Efendim?"
"Aklın beş karış havada! Sabahtan beri sana konuşuyorum duymuyor musun?"
"Ben dalmışım."
Dışarıdan gelen korna sesi ile aramızdaki anlamsız diyalog sonlandı ve ikimizde oraya ilerledik.
"Heh! Geldiler işte hadi git ve sana dediklerimi unutma!"
Sahi ne demişti ki? Onu es geçerek yoluma devam ettim. Dış kapıyı açarak beni bekleyen siyah ve lüks aracın arka koltuğuna oturdum.
"Bi xêr hatî yenge.(Hoşgeldin.)"
"Ez bi xêr hatî.(Hoşbuldum.)"
Benim oturmam ile hareket eden aracın içerisine çaktırmayaya çalışarak göz attım. Benim yanımda Heval, Heval'inde yanında Bergüzar hanım bulunurken, diğer yanda da sağır ve dilsiz olduğunu öğrendiğim hala Kejal oturuyordu. Hepsine baş selamı verdim ve yeniden önüme döndüm.
"Heyecanlı mısın yenge?"
"Pek değil."
"Senin yerine ben heyecanlıyım. Oldum olası alışverişleri çok sevdim de."
Çocuksu heyecanı benimde gülümseme sebep olmuştu ama gülümsemeye bile korkar olmuştum çünkü Bergüzar Hanım'ın bakışları pekte sıcak değildi ve diken üstünde durmama neden olacak cinstendi.
İsteme gecesinden sonra ki günler sanki bardaktan boşalan su gibi hızlıca akıp geçmişti. Şu an ise kendimi anlamadığım bir biçimde evlilik alışverişinde bulmuştum. Yarın kına gecem vardı. Behnan Ağa düğün istemediği için Yade Avbin sadece kadınların bulunacağı kına gecesini şart koymuştu herkese. Gelinlik giymeyecektim ama bindallı giyebilecektim. Hoş hiç birini giymeye can atmıyordum ya!
Bu süre zarfında Behnan Ağa'yı hiç görmemiştim ve görmeyide hiç tercih etmezdim doğrusu. Araba ilerledikçe içimdeki kasvette büyüyordu sanki. Bir an önce herşeyi halledip eve gitmek istiyordum.
Mardin'in Çarşısına varınca araba yavaşlamıştı ve sıralı mağazaların olduğu yerde tam olarak durmuştu. Araçtakilerin dışarıya çıkması ile bende ürkek hareketlerimle onlara ayak uydurmaya çalışıyordum. Araçtan inince kapıyı kapattım.
"Biraz daha hızlı örtseydin ya! Senden değerli o araba. Dikkat et!"
Bergüzar hanımın sert sözleri gözlerimin dolmasına neden olurken, ağlamamak için gökyüzüne doğru yavaşça kafamı kaldırdım ve tekrardan ona döndüm.
"Kusura bakmayın." Ben konuşurken yüzüme bile bakmamıştı. Bu tavırları ile yerimin ne olduğunu çok iyi anlamıştım. Ayrıca bu kadar duygusal olmaktan ise nefret etmeye başlamıştım. Güçsüz yanımı görmüştü ve bundan sonra eminim ki üzerime gelmeye devam edecekti.
Bergüzar hanımın ve hala Kejal'in gittiği yeri Heval ile birlikte takip ederek gitmiştik ardları sıra. Büyük bir gelinlik ve bindallı mağazasına gelmiştik. Kapıda duran Satış danışmanı kızın gösterdiği tarafa doğru hep birlikte ilerledik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÜVERCİNKA|TÖRE|
Teen Fiction& Onlar yıllardır süregelen, kökleri yaşadıkları toprakların efendisi olan törenin; kurban ettiği canlardan sadece ikisiydi. Rızaları olmadan savaş meydanına atılıp, ellerine bir ok bile verilmeden savaşmaları istenmişti. Bir tarafta hayalleri ile y...