Medya: EFNA KOZAN.
&
"Sizi bekleyenler var. Rahatsınız.
Hem ne kolay rahatlıyorsunuz. İçinizde boşluklar yok. Neden ben de sizin gibi olamıyorum? Bir ben miyim düşünen? Bir ben miyim yalnız?"Yusuf Atılgan
Okuduğum kitabın kapağını yavaşça kapattım. Kitap okumak benim hayal dünyamın ayrılmaz bir parçasıydı âdeta. Kitap okurken kendimi hiç olmadığım kadar özgür hissediyordum. Sanki içerisinde ki cümleleri kendi hayatımla bağdaştırıyor, her bir karaktere kendimmiş gibi bürünyordum.
Oturduğum yerden, tutulmuş olan belimi ileriye doğru kütlettim. Yerde oturursam tabikii tutulurdu her yanım, ne bekliyordum ki?
Akşam olmuştu neredeyse. Kendimi o kadar kaptırmış olmalıydım ki, geçen saatlerin asla farkında değildim. Birazdan üvey annem çağırırdı yemek için. O çağırmadan benim gitmem daha uygun olurdu sanırım.
Elimde olan kitabı yatağımın üzerine bıraktım ve odadan dışarıya çıktım. Mutfağa doğru ilerledim ve mutfaktan gelen kokular ile derin bir nefes çektim. Çok güzel kokuyordu.
İçeriye girdiğimde üvey annemi görmek beni epey şaşırtmıştı.
"Bende yemek yapmaya gelmiştim ama sen çoktan yapmışsın."
"Senin keyfini bekleseydik aç kalırdık!" İğneleyici lafları artık canımı acıtmıyordu. Bünyem buna alışmıştı işte.
"Şu dolaptan yoğurdu çıkar da ver bakalım."
"Tamam." Diyerek buzdolabına ilerledim ve içerisinde bulunan yoğurdu alarak üvey anneme uzattım.
"Yardım edeyim mi?"
"Yok yok bugün kızım geliyor. Bizzat annesinin ellerinden istedi yemekleri."
Üvey annemin birde kızı vardı tabi. Tatil olarak teyzesinin evine kalmaya gitmişti bir haftadır. Rana'yı seviyordum doğrusu çünkü çok tatlı küçük bir kızdı. 2.sınıfa gidiyordu henüz.
Akşam saatleri gittikçe yaklaşınca hep birlikte sofrayı kurduk. Rana'yı teyzesinin eşi eve getirmişti ve şimdi herkes sofrada oturmuş yemek yiyorduk.
"Bugün neredeydin Berwan? Gelmedin işe."
Üvey abime baktığımda ağzında ki lokmayı yuttu ve babama bakmadan ona sorulan soruyu cevapladı.
"Mesut babasının dükkanını temizliyordu ona yardım ettim bav."
"Birdahakine sakın kaytarayım deme! Tek başıma yetişemiyorum ben o işe."
"Tamam bav sen nasıl istersen."
"Güzel kızım hadi yesene köftenden."
"Yiyorum işte anne."
"Aferin benim prenses kızıma."
"İzninle bav doydum dışarıya çıkabilir miyim?"
"Hayırdır bu saatte kure min?"
"Arkadaşlar bekliyor bav."
"Gece yarısına kalayım deme!"
"Tamam bav erken gelirim." Diyen abim masadan kalktığı gibi dış kapıya ilerledi ve çıktı.
"Keça min içeride tansiyon haplarım vardı sana zahmet getiresin." Bana bakarak söylediği şey ile ayaklandım.
"Tamam bav getiriyorum."
Mutfağa gittim ve babamın ilaçlarının olduğu çantayı alarak yeniden yemek masasına geçtim.
"Buyur bav." Diyerek ellerine uzattım. Vakit kaybetmeden elimde ki çantayı aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÜVERCİNKA|TÖRE|
Teen Fiction& Onlar yıllardır süregelen, kökleri yaşadıkları toprakların efendisi olan törenin; kurban ettiği canlardan sadece ikisiydi. Rızaları olmadan savaş meydanına atılıp, ellerine bir ok bile verilmeden savaşmaları istenmişti. Bir tarafta hayalleri ile y...