Medya: Bölüm boyu Efna Kozan.
"İnsan kör ise, Güneşin suçu ne?"
&
Boğazımızın tam ortasında kalan düğümlenmiş sözler. Ne zordur o düğümleri çözmek! Konuşmak isterken susmaya mahkum olmak... Yaşamak isterken, ölmeye daha yakın durmak.Yaşadığım şok hala etkisini sürdürürken, karşımdaki adamı göğsünden ittim. Dehşet içerisinde koyulaşmış gözlerine bakarken, bu sefer ökfkelenen taraf bendim. Nasıl beni öpebilirdi?
Elimi hırsla kaldırdım ve tam yanağına tokatımı isabet ettireceğim an, Behnan Şahmaranoğlu'nun güçlü elleri kolumdan tuttu. Nefes nefese kalmışken, gözlerini gözlerimden ayırmıyordu.
"Sakın aklından bile geçirme! Ayrıca bu ödemiş olduğun ceza ile-" diyerek duraksadı ve kulağıma eğildi.
"Olmayacak şeyler için umutlanma." Bıraktığı kolumun ardından odadan çıkan Behnan Şahmaranoğlu ile boşluğa düştüm.
Nasıl böyle birşey söyleyebilirdi Küstah!
Neymiş, boş yere umutlanmayacakmışım. Beni koyduğu şu durumu asla ama asla unutmayacaktım.Sindirmeye çalıştığım sözler karşısında çaresizce kırılan kapının önünde yere çöktüm. Dolan gözlerimi artık serbest bıraktım ve sessiz başlayan ağlamalarım, hıçkırıklara dönüştü.
Olmayacak şeyler için umutlanma. Behnan Şahmaranoğlu'nun acımasız sözleri yankılandı kulağımda. Bencilliği canımı yakmıştı. Beni öpüp bu duruma getiren kendisiyken, bana umutlanma diyen yine kendisiydi. Nasıl bu kadar acımasız olabiliyordu?
Bir el sıkıyordu boğazımı, sanki gözlerimin değdiği her yer geceyle örtülmüş gibiydi. Nedenlerini sorgulamayı çoktan bıraktığım bir hayatla baş başaydım artık. Yalnızlık okşuyordu ruhumu ve kırgınlıklar batıyordu sancılanan yüreğime. Geçecek miydi bu yaşanılanlar, yoksa geçmeye yakın mı kalacaktı? Belkide bakî kalacaktı tüm bunlar. Olsun bedenim zaten kanlanmış savaş meydanına dönmüştü çoktan.
Kırılan kapıyı var gücümle yerine koydum ama hala bir tarafı çökmüştü. Kilit yeri kırılmıştı ve alt tarafı çatlamış durumdaydı. İlk kez böyle bi durumu umursamadan, üzerimdeki kıyafetleri çıkardım. Duş kabinine geçtim ve ılık suyu açarak altına geçtim.
Su bedenimden aşağıya doğru akarken, kullandığım şampuanı elime sıktım ve saçlarıma yedirdim. Köpüklerden durulandıktan sonra ellerim dudaklarıma değdi. Karıncalandığını hissettiğim dudaklar ile yeniden o anı yaşamış gibi oldum. Su ile karışan gözyaşlarımı umursamadan, ellerimle dudaklarımı silmeye başladım.
İzlerinin değdiği her yer silinsin istiyordum. Behnan Şahmaranoğlu tamamen silinmeliydi.
Bornozuma sarılarak bana nefes aldırmayan banyodan çıktım. Odaya geldiğimde üzerimi giymek yerine ilk önce yatağa uzandım ve karşımda duran tavana oldukça boş bakan gözlerimi diktim. Bir türlü az önce yaşananları yediremiyordum kendime. Eğer bende Efna Kozan ise'm bunu asla ama asla Behnan Şahmaranoğlu'nun yanına bırakmayacaktım. Onu kesinlikle ama kesinlikle yok sayacaktım bundan sonra. Zaten beni böyle bir durumun içerisine koyan adamı, istesemde var sayamazdım artık.
Kalbim göğüs kafesime sığmıyordu sanki. Birşeyler daraltıyordu ruhumu ve ben bu odaya, bu konağa sığamıyordum. Fazlasıyla yorgun olan bedenim nedeniyle, hızlıca üzerimi değiştirdim. Saçlarımı kurutmadan yatağa geçtim ve zaten yorgun olan bünyem sayesinde, kısa sürede uykuya daldım.
&
Gecenin en kör saatlerinde, caddede sadece genç adamın arabası ilerliyordu. Bu saatte ne yaptığını ve nereye gittiğini bilmeyen genç adam, sadece ama sadece uzaklaşmak istiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÜVERCİNKA|TÖRE|
Teen Fiction& Onlar yıllardır süregelen, kökleri yaşadıkları toprakların efendisi olan törenin; kurban ettiği canlardan sadece ikisiydi. Rızaları olmadan savaş meydanına atılıp, ellerine bir ok bile verilmeden savaşmaları istenmişti. Bir tarafta hayalleri ile y...