13. Bölüm

2.2K 272 32
                                    

Odamın içinde ki banyoya ilerleyip yüzüme su çarpıp aynaya baktım. Yanaklarım heyecandan kızarmıştı ve ellerimin de titrediğini hissediyordum.

Konuştum aynada ki yansımama bakarak. "Sakin ol jimin. Sadece arayacak ve konuşacaksınız. Bunda anormal hiçbir durum yok." dedim kendimi rahatlatmaya çalışırken.

Tabii işe yarama konusunda pek emin değildim.

Dudağımı ısırdım heyecanlı bir nefes verip tekrar odamda ki yatağa ilerlerken. Bu sırada ne olur olmaz diye kapımı da kapatmıştım.

Telefonumu açıp sohbet kısmına girdim.

@jimin: Bekliyorum, aramanı.

Telefonu yatağa koyup beklerken dizlerimi oynatmadan duramıyordum.

Telefonun diğer ucunda konuştuğum, şu an farklı bir ülkede olan Jeon Jungkook'un vücudum üzerinde ki etkisi beni mahvediyordu. Kızarmama, titrememe ve terlememe sebep oluyordu. Kalbimi hızlandırıyordu ve onunla mesajlaştığım her saniye gülümsememe sebep oluyordu.

Onunla gerçekte de bu kadar yakın olsam veya temas halinde bulunsam olacakları düşünemiyordum bile.

Telefon ekranından gelen ışıkla "Jeonggukum" yazısını görmek, dudağımı ısırmama sebep olsa da istemsizce yerimde küçüldüm telefonu elime alıp açarken.

Telefonu açtığımda ilk önce ses vermedim. Ben birkaç saniye vermediğimde o da vermemişti. Titrek bir nefes verdim sesimi çıkarmamaya çalışarak. Pekala bu da zordu.

Birkaç saniyenin ardından sessizliği bozan o oldu. O güzel kıkırdamasıyla. Kısık sesli gülüşü kulağıma geldiğinde bende istemsizce gülümsedim. "Konuşmayacak mıyız?" diye sorduğunda dudağımı ısırdım.

Ses tonu o kadar güzeldi ki bunun için bir posta daha ağlayabilirdim.

"Jungkook." diye mırıldandım. Bu olanlara inanamıyordum.

"Jimin." dedi o da benim 'jungkook' derken ki ses tonumu taklit ederek. Bunu sevimlice yapmıştı.

Gözlerim onun sesiyle dolarken yine kendime küfür etmek istedim. Çocuk benimle konuşuyordu ama duygusallığımı aşıp ona adam akıllı cevap bile veremiyordum.

Konuşursam sesim titreyecekti biliyordum. Senelerdir hayranı olduğum ve neredeyse tüm günümü o bilmese bile onunla geçirdiğim kişi telefonda kulağıma ismimi söylüyordu. Gözlerimin dolacağını telefonu açtığım saniyede bile anlamıştım zaten.

"Hey." diye mırıldandı tahmin eder gibi. "Ağlıyor musun?" diye sordu telefonun diğer ucundan. Burnumu çektim hafifçe gülerken. "Bunu nasıl bilebilirsin?" diye sordum.

Onun da gülme sesi kulağıma geldi. Ne güzel gülüyordu öyle.

"Ağlamamalısın." diye konuşurken devam etti. "Mutlu olalım diye aradım." dediğinde gülümsedim. "Sende mi mutlu oluyorsun?" diye sordum hemen.

Beni aramaktan o da mı mutluluk duyuyordu sahiden?

"Elbette oluyorum." dedi. "Tek hayran olan kişinin sen olduğunu mu sanıyordun?" dediğinde nefesimi tuttum. Utanmıştım.

"Böyle söyleme." diye mırıldandığımda güldü. "Kendinin hiç farkında değilsin değil mi?" diye sorduğunda sesi onaylamazdı.

"Kendimde farkında olduğum tek şey, seni çok sevdiğim." dediğimde kendimden beklemeyecek kadar cesur bir cümle kullanmıştım.

Ve sonra yine kendimden beklenmeyecek pardon-

Tam anlamıyla benden beklenecek bir şey yapıp telefonu Jungkook'un yüzüne kapattım.

"Tanrım!" dedim çığırırcasına kendimi yatağa atıp yastığı yüzüme gömerken. "Ne yapıyorsun Park Jimin?" diye fısıldadım kendi kendime.

Delirecektim.

Telefondan bildirim sesleri yükselirken hemen mesajlara baktım.

jungkook: Heey ㅋㅋ

jungkook: bana her güzel bir şey söylediğinde

jungkook: yüzüme mi kapatacaksın

jungkook: gerçekten sevimlisin

jungkook: jimin

jungkook: eğer telefonu kapamasaydın

jungkook: benden güzel bir cevap duyabilirdin

jungkook: ne demek istediğimi anlıyorsun değil mi?

yıldıza basmadan gecmeyınn lutfen 🫶🏻💛

pose of idolHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin