31. Bölüm

1.9K 177 14
                                    

"Ayaklarımı hissetmiyorum." diye mırıldandım kendimi koltuğa fırlatırken.

"Al benden de o kadar."

"Ama eğlenceliydi."

"O kadar içtiniz, tabii size eğlenceli olur. Götünüzü ben topladım."

"Uzuvlarımı hissetmiyorum."

Herkes ayrı kafadan konuşurken yaptığım tek şey bacağımı tembellce sallamak, yanımda oturan Jungkook'un tişörtüyle oynamak ve bayık gözlerle etrafı izlemekti.

Yorulmuştuk.

Jungkook'un konseri mükemmel geçmişti. Kalabalıktı ve Jungkook kesinlikle seyirciyi nasıl eğlendireceğini çok iyi biliyordu.

Ona bir kez daha hayran kalmıştım.

Konser esnasında üç ayrı görünüm değiştirmişti. Doğrusu olarak, canıma okudu mu demeliydim? Kesinlikle evet.

Beni delirtiyordu.

Sesi, görünümü, haraketleri.. Hayranlıkla izlemiştim.

Ve elbette yerimde durmamıştım, zıplamaktan ayaklarım ağrıyordu. Ve odada benimle bulunan dört kişinin de muhtemelen.

Muhtemelen fazlaydı.

Konser akşam on bir buçuk gibi bitmişti. Erken dağılmamak adına hep beraber bara gidip içmiştik. Aslında ben meyve kokteyli tercih etmiştim ki alkol almamam Jungkook'un işine gelmişti.

Sonrasında hyunglar yorulduğu için eve geçeceklerini söyleyip dağılmışlardı. Taehyung, Mila, Jungkook'un beni tanıştırdığı arkadaşı Eunwoo ve onun bugün tanıştığım sevgilisi taemin birlikte Jungkook'un evine gelmiştik.

Her şey çok spontane gelişmişti, ama şu an ne kadar yorulsakta günümün çok güzel geçtiğini inkar edemezdim elbette.

Jungkook'un da yorgun bir şekilde koltuğa yayıldığını görünce hafifçe güldüm ve koltukta yanına yaklaştım. "Harika bir iş çıkardın." derken elimle de saçını düzeltmiştim.

Aslında bu bahaneydi, saçına dokunmak istemiştim.

Bakışları onu izleyen beni buldu. "Öyle mi?" dediğinde başımı salladım. Bunu her konserinden sonra yüzüne karşı söyleyip hatırlatmayı seviyordum. Onu övmek hoşuma gidiyordu. Desteklemekte öyle.

"O zaman tebrikler öpücüğü?" derken kaşlarını da hafifçe kaldırmıştı. "Jungkook~" diye konuştum hemen. "Öpüşmek hoşuna gidiyor sanırım ama herkesin içinde mi öpüşeceğiz gerçekten?" diye sorarken sesim kısık ve eğlenir çıkıyordu.

Beni izlerken kafasını hafifçe sağa yatırdı. Böylelikle kafası koltuğa yaslanmıştı. "Seni yukarı çıkarabilirim?" diye öneri sunduğunda kafamı geriye atarak güldüm.

Heyecandan saçmalamamak için önüme döndüm ve yerimden kalktım yavaşça. "En ayık benim galiba, size kahve yapacağım." diye konuşurken paytak adımlarla mutfağa yöneldim.

"Sen bir tanesin hayatım." diye bilerek yayık konuşan Taehyung'u ve Taehyung'a yastık fırlatan Jungkook'u görmezden gelmiştim.

Jungkook'un mutfağını da az çok ezberlemiştim.

Kahveyi bulup bardakları çıkarırken saate baktım. Gece 2 olmuştu. Evde olsaydım duşa girmeyi tercih ederdim ama evde değildim ve herkes buradayken girmem zordu sanırım.

Sağ omzuma koyulan çene başımı hafifçe Jungkook'a döndürmemi sağladı.

"Sen kahve sevmezsin." dediğimde omuz silkti. "Sen yapacaksan sevebilirim." dediğinde güldüm. Beni sürekli güldürüyordu. Mutlu ediyordu. Bunun bilincinde miydi?

pose of idolHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin