1. Bölüm

13.5K 542 165
                                    

Yorum yapmayı ve oy vermeyi lütfen unutmayın. <3

İyi okumalar.

**

Bembeyaz saten elbisemin içindeki dördüncü saatimde nefes almak için balkona çıkmıştım. Üzerime aldığım ve sigara kokan şal omuzlarımdan aşağıya düşecekti. Saatime baktım, sıcaktan kabarmış saçlarımı düzelttim ve zamanın geçmesini beklemeye başladım. Son kez sahneye çıkacaktım, beş dakikalık molayı dondurucu soğuğun kollarına kendimi atarak kullanıyordum. Sesimin yarına çıkmayacak olması umurumda değildi, halbuki parayı sesimle kazandığım düşünülürse bu en büyük sorunum olmalıydı.

Maşayla dalgalandırılmış sarı saçlarımı omzuma attım ve karanlık gökyüzüne bakarken iç geçirdim. İçeride bir sürü adam içki içiyor, belki de benim sahneden indiğimi bile fark etmiyorlardı. Şehrin en lüks otelinin çatısında nefes almak için gizlendiğime inanamıyordum, kendim olarak buraya adım bile atamazdım. Üzerimdeki elbiseyi belki de yirminci kez giyiyordum, ayakkabılarım bulabileceğim en ucuz mal olduğu için bir saatten sonra beni öldürecek kadar rahatsızlaşıyordu, makyaj malzemelerim akıp gitmesin diye sürekli camlardan kendimi kontrol ediyordum.

Çatıda verilen özel davette canlı müzik yapacağımı öğrendiğimde sorduğum ilk şey parasının iyi olup olmadığıydı. Lakin bana birkaç yüzlük teklif etmiş olsalardı yine kabul edecektim. Bu şaşalı geceden, takım elbiselerinin kol düğmeleriyle yirmi yıllık kazancımı karşılayabilecek adamların arasından çıkınca, boyası çıkmış ve kanepeleri erimiş, yer altında kalan küçük daireme dönecektim. Zirveden en dibe... her zamanki gibi.

"Laura," Adım söylendiğinde sürgülü kapıdan başını çıkaran adama döndüm. "seni bekliyoruz."

Hızlıca arkamı döndüm ve onu takip etmeye başladım. Arka kısımdan çıktığım halde kimse beni görmedi, sahne karşımdaydı. En köşeden ilerlemeye devam ettim, içkilerini eline almış ve muhabbet eden adamlara çaktırmadan baktım. Hepsi birbirinin kopyasıydı, aynı mağazayı tamamen satın almış ve bu gece için giyinmiş gibiydiler.

Adını gazetelerde okuduğum veya televizyonda gördüğüm iş adamlarının dikkatini çekmeden onları izliyordum. Hepsi kahkaha atıyor, birbirleriyle tanışıyorlardı. Sahnede olduğum zamanda hepsini incelemiştim ama hiçbiri beni görmemişti, sadece birkaç çapkının bacaklarıma ilgiyle baktığından emindim. Sesimi bile duymuyorlardı. Buradaki tek kadın değildim lakin en genç olan bendim. Birçok kişi eşleriyle gelmişti ve hiçbiri yirmi yaşında değildi.

Platforma çıkacağım sırada eşlik eden adam elini kaldırıp beni durdurdu. Ona dikkat etmediğim için iki adım fazladan attım, az kalsın arkadan ona çarpacaktım. Neden durdurduğunu anlayamadım, yukarı çıkmam gerekiyordu. Fakat başımı kaldırdığımda önünde durduğum kapının açıldığını gördüm ve sebebini içeri girince fark ettim.

Kingsley Drake, içinde olduğum otelin ve gördüğüm her şeyde bir parça hakkı olan adam. Yanında dev gibi üç kişiyle birlikte kendi davetine katıldı. Füme rengindeki gömleğinin yakasını düzeltirken içeri girdi. Sadece birkaç metre önümden geçeceği için gözlerimi ondan çekmedim.

Kapıdan geçtiği an buranın sahibinin kendisi olduğunu belli eden bir duruşla içeriye baktı. Üç numara saçları, bir doksanı aşan boyu ve sert hatlarıyla her şekilde ulaşılmaz görünüyordu. Yeşilin yoğun olduğu ela gözleri karşısındayken ilerlemeye devam etti. Tam önümden geçerken içimdeki ses başka tarafa bak dese bile onu dinlemedim, yüzünü inceliyordum. Kalemle çizilmiş gibi görünen burnu, çatık kaşları, alnının kenarında çocukken aldığı belli olan dikiş iziyle zıtlıkların kralı gibi duruyordu.

OyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin