2 ay sonra
Kalçalarımı tezgaha dayamıştım ve James'in önlüğünü silmesini izliyordum. "Bu tamamen senin suçun." dedi bezi üst üste sürterken.
"Bana çarpan sensin." Güldüğümde üzerini temizlemeyi bir anlığına bırakıp bana kısık gözlerle baktı. Omuzlarımı kaldırıp indirdim, sinirli bakışlarını sürdürdü ama sonra gözlerini devirip benim gibi güldü.
"Tamam. Hatamı kabul ediyorum. Telefonuna bakarak yürüyen bendim, sana da ben çarptım."
"Telefona bakıyordum ama bana sen çarptın. Sen ne halt ediyordun da önüne bakmıyordun ki?"
Ağzını açtı ve sırıtarak "Seni düşünüyordum." dedi. Tam gülüşüm silinecekken ekledi. "Laura ne zaman moladan dönecek, ne zaman geç kalmayacak ve ben onun götünü toplamayı ne zaman bırakacağım diye. Tanrı aşkına, bir buçuk ay oldu! Bir kere benden önce şu kafeyi aç!"
"Tamam be!" diye bağırdım, kapıdan ses çıkınca tezgaha yaslanmayı kestim.
James bana ileriyi işaret edip "Kasaya geç cadı." dedi.
"Kes sesini. Ve bir daha bana cadı dersen, kafana bir tane sıkarım." Bana garip bir bakış attığında söylediğimin onun için ne kadar saçma olduğunun farkına vardım. Yapay gülümsememi yüzüme yerleştirdim ve kasanın önündeki on altı yaşındaki iki kişiye baktım. Arkamdaki listeye bakarken çok fazla oyalandılar, ne içeceklerine bir türlü karar veremediler.
Beklerken ve bana neyin ne kadar tatlı olduğunu sorarlarken eğleniyordum. Daha önceden çalıştığım kafeden çok daha farklıydı, burada daha mutluydum ve bunun selfservis olmasıyla bir alakası yoktu. James iyiydi, patronum Jeff yeterince anlayışlıydı ve Melanie kasada durmak istemediği için masaları toplama görevini bana vermiyordu, işime geliyordu. Bir buçuk aydır aynı yerde çalışıyordum, vardiyam değişse bile Jeff; James'i, Melanie'yi ve beni ayırmamaya özen gösteriyordu. Üçümüz sürekli aynı saatlerde kafedeydik.
Sonunda siparişi alabildiğimde James bara geçti ve beş saattir düşündükleri fındık şuruplu latteyi hazırlamaya başladı. Parayı alırken genç çocuk avucuma bir sürü bozukluk bıraktı. İki tanesi elimden kayıp dolapların altına düştüğünde "Özür dilerim," diye üst üste tekrar etti.
Elimdekileri yerleştirdim. "Önemli değil." deyip diğer tarafı gösterdim. Onlar kahvelerini almak için beklerken Melanie ile bakışlarım buluştu, gözlerimi yuvarladım. Pantolonumu hafif yukarı çekip dizlerimi kırdım ve aşağı eğildim. Düşürdüğüm bozuklukları yerden almak için elimi dolapların altına soktum, elime tozlar yapıştı. Eğilip görmeye çalıştım, bir tanesini aldıktan sonra kolumu yarıya kadar yüzümü ekşiterek uzattım. "James, hatırlat şunun altını silelim. Tanrım..."
Aşağıda oyalandığım sırada kapının üstündeki zili duydum, içeri birisi girdi, ardından kasaya doğru ilerledi.
Son bozukluğu parmağımın ucuyla çekerken bekleyen müşteriye "Bir saniye!" diye bağırdım. Bozukluğu aldığımda üstündeki tozlara üfledim ve hızlıca doğruldum. "Hoş geldiniz, ne içer..."
Ela gözlerle buluştuğumda elimdeki parayı tekrar yere düşürdüm. Tam kasanın önünde durduğuna, gözlerime baktığına inanamadım. James'in bir metre yanımda durduğunu ve kahveyi uzattıktan sonra olduğu yerde takılı kaldığının farkındaydım, Melanie elinde tepsiyle masaların arasında donakalmıştı. Ben ise hayal gördüğüme inanıyordum.
Gözlerimi kırpıştırarak, aklımın benimle sonunda dalga geçtiğine kendimi inandırmaya çalışarak ona tekrar baktım ama kanlı canlı karşımdaydı. Çalıştığım kafedeydi. Aralık dudaklarla kafenin önündeki kaldırıma döndüm ve arabasını gördüm. Dexter aşağıya inmişti, kaputun önünde duruyordu, ellerini önünde birleştirmişti ve gözlerini çekmeden camın arkasından beni izliyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oyun
RomansaÇıkar ilişkisine dayalı bir anlaşma. Dışarıdaki gözler için büyük bir aşk, gerçek yüzüyle tartışma dolu bir sözleşme. Başlangıç: 3 Ocak 2023 Bitiş: 27 Ocak 2023