19. Bölüm

5.4K 433 104
                                        

Elimdeki bardağı masaya bıraktığım gibi ayağa fırladım. Ani tepkime kimse karşılık veremedi, ancak haber veren adamın yanından hızlıca geçtiğimde King yerinden kalkabildi. Başta anlamamışlardı, annemden onlara bahsetmiştim ve adını kullanmamıştım. Kim olduğunu biliyorlardı, ondan ne kadar nefret ettiğimi saklamıyordum, King ise birçok şeye hakimdi. Annemin bana neler yaptığını, neden evden çekip gitmek zorunda kaldığımı, eve aldığı adamlar yüzünden beni soğukta bahçeye attığını... hepsini biliyordu.

"Laura!" diye bağırdı ama beni durduramadı.

Adını duyduğum anda gözlerimde yaşlar birikmişti, çocukluğum aklımda oynamıştı. Elimin tersiyle düşen bir damla yaşı sildim, diğerlerinin yetişmesini veya durdurmalarını istemedim. King iki adım arkamdaydı, Lexi ve Elena da arkamızdan takip ediyordu. Ordu gibi bekleyen hizmetlilerin önünden geçtim ama hiçbirini görmüyordum, sadece yürüdüğüm yola bakıyordum.

Kapıya doğru döndüm, girişten aceleyle geçtim. Bana annemin geldiğini söylemiş olsalar bile içimdeki bir parça buna inanmıyordu, beni asla bulmak istemez diye düşünüyordum. Neden burada olduğu belliydi, beni televizyonda görmüştü. Nasıl bir kadın olduğunu düşününce bu zamana kadar görünmemesini garip karşılamalıydım ama sarhoşluktan evden çıkabilmiş olması bile şok ediciydi. King'in nerede yaşadığını bulamazdı ama malikane saklanmıyordu. Onu içeri bile almamalıydılar ama annem olduğunu söylediği için geri çevirememiş olmalıydılar.

"Laura, bekle." dedi King ben tam kapıdan çıkarken ve elimi kavradı. Ani bir hareketle ondan kurtuldum, gözüm hiçbir şey görmüyordu.

Havanın ne kadar soğuk olduğunu umursamadan üzerimdeki elbiseyle kendimi dışarı attım. Merdivenlerin tepesine çıktığımda ışıklandırılmayla aydınlatılmış bahçede onu gördüm. Arkası bana dönüktü, kapının önüne sıra sıra dizilmiş spor arabalara bakıyordu ama sesleri duyup bize döndü.

Aşağıya hızlıca inmeye başladım, soğuk tenimi yakıyordu ama bu bile içimdeki ateşi dindirmiyordu. "Burada ne işin var!" diye bağırdığımda bahçedeki birçok kişi geri çekildi, belki de Elena arkamdan onlara gitmeleri için işaret vermişti. Biz merdivenlerden indik, görevliler ve çalışanlar hızlıca malikaneye girdi.

Aşağı indim, taş yola doğru ilerledim. Tam karşısına geçecek, içimde tuttuğum bütün küfürleri suratına söyleyecektim ama gözlerini görmek, yıllar sonra onunla karşılaşmak beni yerime çaktı. Sapsarı saçlarını tepeden tıpkı benim gibi toplamıştı, bukle bukle topuzundan saçları çıkıyordu. Yeşil gözlerimi de tıpkı saçlarım gibi ondan almıştım, her şeyimle ona benziyordum, sadece annem benden çok daha kısaydı. Onu yıllar önce gördüğüm hali ve şimdi karşımda duran kadın birbirinden çok uzaktı. Alkol onu yok etmişti. Dolgun yanaklara sahip, cildi parlayan, genç, göz alıcı ve herkesi kendisine döndürten bir kadındı ama içki onu diğer yola sürüklemişti. Şimdi yanakları çökmüştü, zayıflamıştı, aylardır yemek yemiyor gibiydi, solgundu ve gözleri baygın bakıyordu.

Aramızda mesafe bıraktım, üzerindeki kabanı sekiz yıl öncesinden hatırlıyordum. Rezalet görünmüyordu ama hala aynıydı. Sadece kendisine yapabildiği en iyi maskeyi yapmıştı ve arkasına gizleniyordu. Ben onun akmış rimellerine aşinaydım.

Beni gördüğünde ilk önce yüzüme, sonra kulağımdaki küpelere baktı, elbisemi inceledi. Ne haldeydim, ne durumdaydım... on saniye içinde her şeyi çözmüştü. Bana doğru seri adımlar atıp mesafemizi kapattı, ince parmaklarını omuzlarıma yerleştirdi ve sahtekar bir gülümsemeyle gözlerime baktı. "Laura..." dediğinde ellerimle ellerini ittirdim ve geriye doğru bir adım attım.

"Adımı mı söyledin?" dedim iğrenç bir tonla. "Hatırlıyorsun."

King'in varlığını bir metre arkamda hissediyordum, zaten annemin gözleri de ona kaymıştı. Dimdik duruyor, araya girmiyor ve hiçbir şey demiyordu. Merdivenlerin önünde ise Lexi ve Elena bekliyordu, izliyordu.

OyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin