3. Bölüm

5.3K 435 41
                                    

Tepede kalan ve ayaklarının altına ormanı almış gibi görünen, malikaneye göre nispeten makul sayılan villaya araç yaklaştı. Buz gibi estiğini tahmin ettiğim rüzgar arabanın camlarına vuruyordu. Araba durduğunda inmeden önce King'i bekledim. Aşağıya indi ama kapımı şoför açtı. Buz gibi davada birkaç saniye oyalanıp üç katlı villaya dışarıdan baktım. Çitlerle çevrelenmişti, King'in herkesten uzak kalmak için seçtiği bir yer gibi görünüyordu ve adresin bilinmediğinden emindim.

Kapıların yanında, bahçede gezinip duran kalın taban botlu ve montlu adamlara hızlıca baktım. "Kingsley Drake'in beni kaçırmadığına inanıyorum." dedim içimden geçirdiğimi ona söyleyip. Telefonum da hala yanımdaydı, kaçırılmış olamazdım.

Hiçbir şey söylemeden ışıkları yanan villaya doğru ilerlediğinde topal gibi takip ettim. Kapıyı bir kadın açtı. "Bay King, hoş geldiniz." dedi ve ceketine uzandı lakin arkasında beni gördüğüne şaşırmış gibiydi.

Koyu renk saçlarını toplamış kadın kırklı yaşlarında gibiydi. Üzerinde bir gömlek, altında küçük topuklular vardı. Jilet gibi görünüyordu ve bu saatte böyle düzgün olması şaşırtıcıydı. "Olivia," dedi King. "Laura'ya bir oda göster, bundan sonra burada kalacak." Ela gözlerini kadının şok olduğunu belli eden gözlerine dikti. "Altı ay." dedi anlamasını bekliyormuş gibi.

"Altı ay..." dedi kadın elindeki ceketi sıkarak. Başını birkaç kere salladı ve tebessümle bana döndü. "Ah," dedi gülümsemesi yayılırken. "tabii ki Bay King. Laura, lütfen beni takip et." Beni hızlıca süzdü ve sonra ayakkabılarımın halini görüp kaşlarını çattı. "Sana uygun bir şeyler vereceğim."

Olivia'nın benimle ilgileneceğine inandığı için King arkasını dönüp gitmeye yeltendi. "Hey!" Bağırışım hem onu hem de Olivia'yı durdurdu. "Şu durumla ilgili konuşmayacak mıyız?" dedim kaşlarımı kaldırmış bir şekilde.

"Saatin kaç olduğundan haberin var mı Laura?"

Gülümsedim. "Yok." Şarjım biteceği için telefona bakmıyordum, burada da saat yoktu. "Yarın sabah patronum beni çıldırmış bir şekilde aramadan önce ona haber versem iyi olacak. Uygun bir şarj aleti bulabilir misin?"

King bana geri döndü. "Patronun artık benim." dediğinde yüzüm düştü. "Sabah kahvaltıda konuşacağız Laura. Olivia sana bir telefon verir, aramak istediğini oradan ararsın. Şarj aletini bulana kadar." Çantama bakışları indi. "Eğer hala üretiliyorsa."

Bu kez beklemeden merdivenlere yöneldi. Kapının önünde elimde sımsıkı tuttuğum çantamla dikildim. Gözlerimi kapatıp iç geçirdim ve alacağım parayı düşünerek sessiz kaldım. Olivia sessizce beklerken gözlerimi açtım ve inceleyemediğim villaya hızlıca baktım. Kapıdan girdiğim an merdivenler beni karşılıyordu, solumda dev bir çift kapı kalmıştı, merdivenlerin arkasından bir koridor uzayıp gidiyordu ve sağımda ne vardı göremiyordum. Sadece çift kapının arkasından gelen ve yanmaya devam eden şömineyi duyuyordum.

Olivia merdivenler gösterdi. "Yukarı çıkalım Laura. Sana odanı göstereyim." Peşinden ilerledim. İkinci katta durdu, son kata çıkmadı. Kapalı kapıların önünden geçti ve rastgele birisini açtı. Koca yatak odasına benden önce girdi, her şey beyazdı.

Olivia'nın yanından geçip yatağa çantamı bıraktım ve hızlıca ayakkabılarımdan kurtuldum. Ağrımış tabanlarım buz gibi halıya değince rahatladı, parmak ucunda yürümekten bitap düşmüştüm. Yatağa oturduğumda Olivia önümde dikildi. Bana şaşırmış gibi bakıyordu, görmeyi beklediği sanki ben değildim.

Konuşmak istedim, ne olduğundan haberi olup olmadığını öğrenecektim fakat imzaladığım sözleşme aklıma geldi, konuşamadım. Olivia yaşadığım ikilemi fark etmiş gibi göründü. "Evde her şeyi bilen tek kişi benim Laura." dedi tebessümle. "Geri kalanlar biliyor olsa bile duymamış gibi davranacaklar. Neden burada olduğunun farkındayım çünkü fikri Bay King'e ben vermiştim. Birkaç yıl önce."

OyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin