yine biz geldik<3
*
Miran Ağa'nın öfkeli hali korkunçtu.
Onu tanımıyordum. Kimdir, neyin nesidir, nasıl biridir hiçbir fikrim yoktu. Şu an için hakkında bildiğim tek şey öfkelendiği zaman gözlerinin inanılmaz derecede kötü baktığıydı. Eğer bu siniri bana karşı olsaydı karşısında oturup ağlayabilirdim. Öyle fena bakıyordu insana.
Neyse ki bana değil, arkadaşına sinirliydi. En azından beni kolumdan tutup arabasına bindirdiğinden beri böyle olduğunu düşünüyordum. Çünkü eğer siniri bana olsaydı, bunu içinde tutabilecek bir yapısı olmadığı belliydi. Konuşur durur, belki şiddete bile başvururdu. Oysa sadece sigara içiyor ve sessizce arabasını kullanıyordu.
"Gideceğimi söyledim size değil mi? Zorla yanınızda götürmek ne demek?"
Ben ise...ondan farklı değildim. Duyduğum ve sindiremediğim onca söz yüzünden inanılmaz gergindim. Gerginliğim huysuzluk olarak bedenime işlemiş, daima konuşup söylenme isteği uyandırmıştı.
"Tanımıyorum etmiyorum sizi. Ne bu samimiyet anlamadım ki?"
Arabaya bindiğimden beri, ki bu yaklaşık on dakikaya tekabül ediyordu, hiç susmamıştım. Susamazdım da. Huyum buydu çünkü. Eğer gerginsem, sinirliysem konuşurdum. Üstelik şu an içinde bulunduğum anlamsız durum da sakinleşmeme hiç yardımcı olmuyordu.
"Hayır yani illa birine yardımcı olmak istiyorsanız gidin arkadaşınıza olun. Bana ne diye karışıyorsunuz ki?"
"Arkadaşıma yardımcı oluyorum zaten." diye homurdandı, bana hiç bakmadan. "Sana göz kulak olmamı istedi."
"Aynen, önce hakaret edip tokat attı. Sonrasında da beni düşünmüştür kesin." açık açık yalan söylediğini ima etmeme sesini çıkarmadı. Sigarası biter bitmez yeni bir dal daha aldığını görünce gözlerimi devirdim.
"Hiç düşünmeyin zaten yanımdaki rahatsız olur mu diye. Belki nefes darlığı çekiyorum, belki bunalıyorum?"
"Nefes darlığı mı çekiyorsun?" dediği sırada yandan bir bakış atmıştı.
"Hayır."
"Sorun yok o zaman."
Aldırış etmeden sigarasını yakıp elini camdan dışarı çıkardığında bir elimi saçlarıma atarak karıştırdım. Bu hali öfkeli halinden çok daha sinir bozucuydu. Sinirliydi, bunu bakışlarından anlıyordum ama içinde yaşayıp sakinmiş gibi davranması çok tuhaftı.
"Ben ne diye hiç tanımadığım birinden iyilik bekledim ki zaten? İşin sonunda böyle olacağını bilmeliydim. Ne bekliyordum ki?"
Berat abinin birden değişen bakışları aklıma gelince sertçe yutkundum. "Geri zekalı adam, videolarıyla beraber yaşasın. Vasıfsız, boş-" Miran Ağa'nın anlık olarak gözlerimle birleşen gözleriyle duraksadım. Tamam, arkadaşına hareket etmemeliydim sanırım. Sikecek gibi bakıyordu çünkü.
Miran Ağa'nın ters bakışı yüzünden mi oldu, yoksa artık dakikalarca konuşmak sakinleşmemi mi sağladı bilmiyorum. Üzerime düşen durgunlukla kollarımı göğsümde birleştirip arkama yaslandım. İçimde büyük bir kırgınlık vardı ve asıl acı olan bunu geçirmek için kimsenin uğraşmayacağını bilmekti.
Ben duyduğum laflar yüzünden kırılırdım, sinirlenip ağlardım, sonrasında da kendi kendimi iyileştirip yoluma devam ederdim. On sekiz yıllık yaşamım boyunca bu hep böyle olmuştu. Değişeceğine olan inancımı kaybetmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ağa • [bxb]
Teen FictionSoyunu devam ettirmek zorunda olan bir ağaydı o. Bir erkeğe aşık olarak hayatının hatasını yapmıştı.