Bebeğimiz İçin'de yaptığım şeyi bunda da yapıp ara verdim ve aktiflik çöp oldu. Harikaa mavii aferin sana maviiii
Okuyup destek olan herkese teşekkür ediyorummm öpüldünüz!!!
*
Uyandığımda yatakta tek başımaydım.
Miran'ın erkenden şirkete gitmiş olacağını biliyordum ama ona defalarca kez uyandığında beni de uyandırması gerektiğini söylemiştim. Ona kızgın olsam dahi ben göremeden işe gitmesini istemiyordum. Üstelik dün gece şirkete onunla gelebileceğimi söylemişti, ya unutmuştu ya da ben uyanmayınca gelmek istemediğimi düşünerek direkt gitmişti.
Üzerimi değiştirip odadan çıktığımda ilk iş Mihriban Hanım'la biraz sohbet etmiştim yoksa gün içinde sürekli beni göremediğinden yakınıp duruyordu. Bu düşkünlüğü tuhaftı ama alışmıştım. Doğunun insanlarının çok sıcakkanlı olduğu hep söylenirdi ve gerçekten de söylendiği gibiydi. Özellikle yaşlı insanlar çok cana yakın davranıyordu.
Konağın dışında herhangi bir insanla tanışmamıştım ama olsun...öylelerdi işte.
"Günaydın, uyuyan prens." Bahçeye çıktığım anda arkamdan gelen sesle irkilerek etrafıma bakındım. Defne, tuttuğu kitaplarla birlikte yanıma gelirken gülümsüyordu. "Haberin yoksa söyleyeyim, konakta adın uyuyan prense çıktı."
"Neden?"
"Öğlene kadar uyuyorsun çünkü. Kahvaltılara da gelmiyorsun, tebrik ediyorum seni." ciddi ciddi gururlu bir ifadeyle elini uzattı. El sıkıştığımız esnada üzerimde korumaların bakışlarını hissedebiliyordum.
Sorumlu oldukları konağın kızına yürüdüğümü düşünüp sinirleniyorlardı ama konağın Ağasını tavladığımdan bir haberlerdi.
"Sevdim bunu. Güzelmiş."
Sevmemin sebebi daha dün akşam Miran'ın bana böyle hitap etmiş olmasıydı aslında. Abisinin de söylediğinden habersizce adımı böyle anıyor olması hoşuma gitmişti. Gizli saklı olayların hoşuma gittiğini yeni yeni fark ediyordum.
"Arkadaşlarla buluşup ders çalışmaya gidelim diyoruz. Gelsene sende."
Koluma girmek istese de korumaların bakışlarından çekinip geriye adımladı. Bunu yaparken öyle sıkıntılı bir şekilde gözlerini devirmişti ki Defne'nin artık bu konaktaki hiçbir baskıya tahammülünün kalmadığını bir kez daha anlamıştım.
"Rahatsız olurlar mı?"
"Tanışır kaynaşırsınız. Seni seveceklerini düşünüyorum."
"Aslında çok sıkılıyorum konakta..."
"Gel işte, hem ders de çalışmış olursun. Sınava gireceğim dedin anca uyuyorsun."
'Canım, abine güveniyorum çünkü!' demek istesem de sadece tebessüm etmekle yetindim. Gitmek istiyordum, biraz değişikliğe ihtiyacım vardı çünkü gerçekten konakta bunalmaya başlamıştım. Üstelik dünkü olaydan sonra biraz kafa dağıtmak da istiyordum, yoksa sürekli aynı şeyleri düşünmekten Miran'ın üstüne gidip duracaktım.
"Geleyim o zaman." çekingen bir tonda mırıldanıp telefonumu cebimden çıkardım. Miran'a Defne'yle dışarı çıkacağıma dair mesaj atacaktım.
"Napıyorsun?"
"Abine haber veriyorum."
"Ne?"
Bizim için açtıkları konağın kapısından dışarı çıktığımız esnada sırıtarak baktı gözlerime. Hiç düşünmeden pat diye konuştuğum için ne söylediğimin farkına yeni varıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ağa • [bxb]
Teen FictionSoyunu devam ettirmek zorunda olan bir ağaydı o. Bir erkeğe aşık olarak hayatının hatasını yapmıştı.