Mecburiyet

12K 1.3K 471
                                    

-Miran-

Elimdeki önemli birkaç dosyayı orta boydaki kolinin içerisine attıktan sonra masanın üzerinde duran sigara paketime uzandım. Dudaklarım arasına yerleştirdiğim dalı yakarken evin içinde içecek oluşuma aldırmayacak kadar bozuktu kafam.

"Ağam, konakta sorun yok. Sadece Mihriban Hanım erken gelmenizi söyleyip duruyor."

Otuzuma gelmiş olmam da buraya iş için gelmiş olmam da annem için geçerliliği olmayan sebeplerdi. Her zaman olduğu gibi yine çalışmalarımı bitirip bitirmediğimi umursamadan beni Mardin'e çağırıyordu.

Konaktaki otoriteyi sağlayan bendim. Aynı şekilde şirketimizin ve çalışanların tüm sorumluluğu da benim üzerimdeydi. Ben olmadığım zaman konaktaki işler aksar, yapılacak şeyler bekletilirdi. Çünkü annem, hiçbir şeyin benden habersiz olmasını istemezdi. Bu durum, beni Mardin'de saygı duyulan bir aşiret ağası haline getirmiş olsa da aynı şeyi kardeşlerim için söyleyemezdim.

Diğerlerinden ayrı tutularak büyütülmüştüm. Çocukluğumdan bu yana gelecekte babamın yerine geçecek kişi olarak görülmüştüm. Bu da abilerimle aramın açılmasına sebep olmuştu. Kalabalık bir aileydik, üç abim, bir ablam ve iki tane de kendimden küçük kardeşim vardı. Aralarında en iyi anlaşabildiğim kişi ablamdı.

Üzerime küçük yaştan bu yana yüklenen sorumluluklar beni hiçbir zaman korkutmamıştı. Onunla tanışana kadar.

Ege.

İzmir'e dördüncü gelişimdi. İlk üç seferde olduğu gibi sadece çalışacak, birkaç gün takıldıktan sonra Mardin'e dönecektim. Planım böyleydi.

Ama hiçbir şey düşündüğüm gibi gitmemişti.

Geldiğim ilk gün arkadaşımı ziyaret etmemle anlamıştım buradaki günlerimin her zamankinden daha hareketli geçeceğini. Ege, benim hayatımda gördüğüm en farklı güzelliğe sahip kişiydi. Kadın ya da erkek olarak dahi sınıflandıramazdım. Tanıdığım tüm insanlar içerisinde, en güzeliydi.

Berat'ın yanında, daha onun kim olduğunu bile bilmediğim sırada benimle atıştığında anlamıştım onunla farklı bir iletişimimiz olacağını. Hiç kimse bana sesini yükseltmezdi. Tanıştığım herkes önceden kim olduğumu bilir, ona göre hareket ederdi. Bu yüzden Ege, tanıştığımız ilk dakikalarda benimle atışır gibi konuşarak beni afallatmıştı.

Sinirlenmem gerekirken eğlenmiştim. Güldürmüştü beni.

Arkadaşlarımın ricalarını genel olarak sikime bile takmazdım. Gerçekten kendime yakın hissettiğim tek dostum Kadir'di. Onun dışındaki herkes benim için sıradan arkadaşlardı. Buna rağmen Berat'ın öylesine teklif ettiği bir şeyi benimseyip Ege'ye sahip çıkma içgüdüsüyle dolmuştum.

O zamanlar bunu sadece arkadaşım için yaptığıma inandırmaya çalışmıştım kendimi ama hayır, kesinlikle Berat'ın kıytırık ricası değildi bana bunu yaptıran.

Kalacak yeri olmadığını duymak kötü hissettirmişti. Başına bir şey geleceği endişesi sarmıştı içimi. Bir şekilde benimle kalmaya başladıktan sonra ise bunu sürekli Berat'ın emaneti olduğu için yaptığımı kendime hatırlatmıştım. İşin aslının öyle olmadığını bilmek ise beni o kadar geriyordu ki, her seferinde kendimi Ege'ye yükselirken buluyordum.

Yeniden Berat'ın yanına götürmek için ısrar edişim, bana karşı olan ekstra ilgisini görmezden gelişim, ilk tanıştığımız günlerde dahi ondan uzak durma çabam, hepsi bu yüzdendi. Daha ilk andan içimde yeşeren, bir türlü anlamlandıramadığım o şeyler yüzünden.

Bazı şeyleri kabullenişim, benimle geldiği davet gecesinde olmuştu.

Başkasıyla görmeye tahammül edememiştim. Bu yaşıma kadar birçok kişiyle tanışma fırsatım olmuştu ve hiçbir kız arkadaşımı kıskanmadığımı ben o gece fark etmiştim.

Ağa • [bxb]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin