İtiraz istemiyorum

13.9K 1.5K 564
                                    

Sinirlendiğinde dahi gözleri dolan bir tiptim ben.

Kendimi ifade edemeyince sinirlenir, sinirlenince de ağlardım.

Tabii artık böyle işlemiyordu bende durumlar. Hiçbir şekilde kendimi tutamayıp ağlayan ben, içime atmaya başlamıştım.

Çok doluydum. İçimdekiler sınıra ulaşmak üzereydi ve ne zamana kadar kendimi tutabilirdim bilmiyordum. Gerçekten ağlayıp içimi dökmeyeli o kadar uzun olmuştu ki, bir gün fena patlayacağım belliydi.

Ne kadar süredir bu haldeydim tam olarak hatırlayamasam da, yetiştirme yurdundan ayrılmadan birkaç yıl öncesine dayanıyor olmalıydı. Artık yaşadığım şeylere, işittiğim laflara ve üstüme gelen insanlara öylesine alışmıştım ki hiçbir olaya şaşırmıyor, ağlamayı bırak herhangi bir tepki dahi vermiyordum.

Sanırım bir şekilde kendimi korumak istemiştim. Güçlü durur ağlamazsam sürekli şiddete maruz kalmam, bunun benim canımı yakamadığını düşünerek vazgeçerler sanmıştım. Başarabilmek için de hüznümü saklamaya çalışmıştım ve bu durum içimin daha da dolmasından başka bir işe yaramamıştı.

"Ege, kurula şu bardakları!"

İşittiğim sert ses getirdi beni kendime. Elimdeki havluyla öylece beklediğimi fark edip yeniden kurulama işine devam ettim. Otelden çıkar çıkmaz günlerdir mesajlarına cevap dahi vermediğim Osman'ın yanına gelmiştim ve utançtan yüzüne zar zor bakmıştım.

Beni gördüğü ilk anda samimiyetimizi devam ettirmiş, yanında işe aldırmıştı ve ben üç gün boyunca işe gelmeyerek onu zor durumda bırakmıştım.

"Oğlum noluyor lan sana?" patronun kızmasına sinirlendiği için koluma vurdu Osman. "Niye dalıyorsun ikide bir?"

"Kafam dolu. İstemeden oluyor."

"Şu mesele..." yanına geldiğimde olanları üstü kapalı bir şekilde anlatmıştım çünkü habersiz bıraktığım için sinirlenmişti. "Miran mıydı? Onu mu düşünüyorsun?"

"Yoo."

Belki birkaç saat öncesine kadar sürekli Miran'ın bana sıraladığı cümleleri düşünüyor olabilirdim ama şu an için durum öyle değildi. Onunla ilgili her düşünceyi yok saymaya çalışıyordum. Başarmaya başlamış sayılırdım.

"Patron her zamankinden daha gergin bugün. Takılma sen ona. İşine odaklanmaya çalış yeter."

Osman teselli konusunda hiçbir zaman iyi olmamıştı zaten.

Hala doğru düzgün kokteyl hazırlamayı bile bilmediğimden yıkanan bardakları düzgünce silip raflara diziyordum. Bardakların tamamı bitene kadar devam ettim buna. Ardından Osman'ın yanına geçtim ve istediği şeyleri vermek için beklemeye başladım. İş öğrenmek ne kadar zordu lan böyle.

"Şunlara bak." kaşlarını çatarak kulübe giriş yapan kalabalığı işaret etti Osman. "Vay amına koyayım."

Hazırladığı kokteylin içine bir pipet yerleştirip bekleyen kadına uzattığımda umursamaz bir tavırla omuz silktim. Kimin geldiği umurumda bile değildi. Kalbim kırıktı benim. İnsanları izleyecek keyfim yoktu.

"Herifin arkasında biri var...fena bir şey lan."

Koskoca yetiştirme yurdundaki en iyi arkadaşımın Osman olmasının ikimizin de erkeklerden hoşlanması gibi önemli bir sebebi vardı tabii...

Genellikle kadınlara ilgi duyuyor olsa da erkeklerden de hoşlandığını fark edeli uzun bir süre oluyordu.

"Ege. Buraya bakıyor lan. Oturduğundan beri burayı izliyor."

Ağa • [bxb]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin