bu bolumu iki kere silip yazdim
*
-Mardin-
Miran Ağa, eline ulaşan fotoğraflara bakarken içinde bitmek bilmeyen bir özlem vardı.
Kadir'le konuştukları anın üzerinden yalnıza iki gün geçmişti ve bu süre içerisinde konağa uğramamış, şirkette kalmıştı. Bu yüzden sakince düşünebileceği epey zamanı olmuştu.
İzmir'de görevlendirdiği adamlar tarafından gönderilmiş fotoğrafları incelerken gülümsemeden edemedi. Ege'yi her an izletmiyordu, sadece bazı önemli durumların haberi geliyordu kendisine. Yeni edindiği arkadaşları gibi...
Bunun bile yanlış olduğunu bilse de içindeki merak daha baskın geliyordu. Bu yüzden aldırmamaya çalışarak fotoğrafta gülümseyen çocuğu izlemeye devam etti. Yalnız değildi, yanında Osman denen arkadaşıyla beraber olduğu bir kareydi. Ancak Miran'ın gözleri tek bir kişiyi görüyordu.
Kapısının tıklatıldığını fark edemeyecek kadar dalgındı. Bir kez daha, öncekinden daha gür bir şekilde tıklandığında boğazını temizleyerek "Gel." demiş, elindeki fotoğrafı çekmecesine bırakmıştı.
"Bir hanımefendi sizi görmek istediğini söylüyor, Miran Bey."
Kaşları çatıldı, herhangi bir görüşmesi ya da toplantısı yoktu. Şu an kimin geldiğini anlayamadığından sinirleri bozulmuştu. Zaten sinirlenmeye yer arıyordu ve tüm hıncını gelen kişiden çıkarabilirdi.
"İşim olduğunu söyle Belgin."
"Söyledim efendim ama acilmiş. Çok ısrar etti."
Belgin bu tarz konularda profesyonelliğini bozduğunu düşünür, taviz vermemeye çalışırdı ama gelen kadının Miran'la görüşme isteği o kadar yüksekti ki bir kez daha söyleme gereği hissetmişti.
Sinirli bir hareketle sandalyesini geriye doğru iterken "Gelsin." diye homurdandı Miran. Her kimse başından savacak ve düşünmeye devam edecekti.
Kapıdan içeri giren beden, Miran'ın görmeyi beklediği son kişiye aitti. Ne olduğunu anlayamadığı için bakışları anlamsızca kısılırken genç kadın kapıyı ardından kapatarak içeri doğru adımladı.
"Berfin?"
"Merhaba Miran." utangaç gülümsemesi asla samimi değildi. "Konuşmamız lazım."
Derince bir nefes vererek ayağa kalktı. Mardin'e geldiği günden bu yana evinden bile çıkmayan bu kızla yüz yüze gelmemek için elinden geleni yapıyordu. Eve gitmediği zamanda şirkete gelmişti. Bu ne saçmalıktı?
"Konuşacak bir şey yok. Kadir seni eve bıraksın."
"Önemli bir konu-"
"Benim için önemli bir durum yok."
"Miran, anlamıyorsun." simsiyah saçlarını geriye doğru tarayarak üzerindeki şık gri kabanı rahat bir tavırla çıkardı. Hiç acelesi yokmuş gibi kabanı koltuğun üzerine bırakıp kendisi de oturdu. "Önemli diyorum."
"İşim var Berfin. Kalkıp şirkete gelmek ne demek? Delirdin mi?"
"Eve gelmiyorsun iki gündür." Miran'ın haberi yoktu ama Berfin dün de şirkete uğramış, Miran odasında olmadığı için geri dönmüştü.
"Açıklama mı istiyorsun?"
"Hayır, açıklama yapmana gerek yok. İstediğini yapabilirsin. Koskoca Ağasın sonuçta."
Ege'yle sohbet ettikleri her an "Mardin'de çok havalandırmışlar seni." diye homurdanıp Ağa oluşunu dikkate bile almadığı cümlelerini anımsadı ve burukça tebessüm etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ağa • [bxb]
Teen FictionSoyunu devam ettirmek zorunda olan bir ağaydı o. Bir erkeğe aşık olarak hayatının hatasını yapmıştı.