Müziğin ritmine ayak uyduran bedenim, alkollü kokteylim ve son ses çalan şarkıya eşlik eden arkadaşlarım.
Her şey olması gerektiği gibiydi. Yine hepimizin boş olduğu bir an bulmuş, bir araya gelmiş, eğlenmeye başlamıştık. En büyüğümüzün yirmi üç yaşında olduğu bir arkadaş grubundan bahsediyorsak ve elimizdeki aktiviteler sınırlıysa, bizim için en etkili kafa dağıtma yöntemi buydu.
Hiçbir şey düşünmüyordum. Düşünmeyecektim. Yalnızca zihnim tamamen boşalana dek içecek, sarhoş olup anın tadını çıkaracaktım.
Esila'nın elini tutup kalabalığın arasına çekişim de bu yüzdendi. Bana ayak uydurabilecek tek kişi oydu. Şarkıya göre şekillenip olduğumuz yerde dans ederken kollarını boynuma sararak saçlarını savurmaya başladı. Benim aksime çoktan sarhoş olmuştu bile.
Bir süre sonra mekandaki hareketlilik çekti dikkatimi. Tüm korumaların kapıya doğru ilerlediğini fark ettim. Esila'nın çekiştirmelerine ayak uydurarak orayı izlerken siyahlara bürünmüş nir gurubun içeri adımladığını ve mekan sahibi olduğunu düşündüğüm adamın önünde saygıyla eğildiğini gördüm.
Durmadan hareket eden insanlar, gözümü alan ışıklar ve etrafındaki onunla aynı renkte giyinmiş onca adama rağmen gözlerim hiç zorlanmadan içten içe görmek istediği kişiyi buldu. Her zamankinden farklı olarak takım değil, kargo pantolon ve bol bir tişört giymiş, siyahlar içerisindeki kombinini bileğine bağladığı bandanayla tamamlamıştı.
Benim bandanam.
Kendileri için ayrılmış kısma geçip oturduklarında gözlerimi kapatarak önüme döndüm. Esila hiçbir şeyin farkında değildi, hala bana sarılarak dans ediyor ve ona ayak uydurmamı istiyordu. Öyle de yapacaktım. Miran'ın neden geldiği de, ne yaptığı da ilgilendirmezdi beni.
Bozmayacaktım gecemizi.
Aynı şortu giydiğimiz için grubumuzdaki diğer arkadaşlarımızdan bir ton trip yemiştik ama Osman hariç hiçbiri Esila kadar düşkün değildi bana. Bugün olanları üstü kapalı bir şekilde anlattığım için asla yanımdan ayrılmıyor, kendince kafa dağıtmama yardım ediyordu.
"Yeni bir şeyler alıp geliyorum."
Esila, geldiğinden beri flörtleştiği barmenin yanına adımladığı sırada belimde hissettiğim dokunuşun hemen ardından Hasan'la burun buruna geldim. Buraya geldiğimizde birkaç arkadaşını görmüştü. Bu yüzden bizden çok onlarla takılması tuhaf hissettirmişti. Sevmezdim böyle şeyleri, satıcılık gibi geliyordu bana.
"Keyfin yerinde gibi?"
"Neden olmasın?" derken bir adım gerileyerek belimdeki temasından kurtuldum. Rahatsız etmiyordu ama iyi de hissettirmiyordu.
"Seni böyle dağılmış görmek güzelmiş." muhtemelen sarhoş olmaya başladığım için kızarmış yanaklarım ve birbirine girmiş saçlarımdan bahsediyordu. "Dövmeni gösterecek bir şeyler giyseydin keşke."
Elinin yeniden belime gideceğini anladığımda bitmek üzere olan içkimi kafama dikerek içtim. Yenisini almak için gitmem gerekeceğini bildiğinden beni rahat bırakmıştı bile.
Kalabalığın arasından sıyrılarak Esila'nın oturduğu taburenin yanına geçtim. Benim geldiğimi görünce darladığı barmeni rahat bırakıp yanağıma bir öpücük kondurmuştu. Direğimi yasladığım yere başımı yerleştirip soluklanmaya çalıştım.
Tam olarak nerede olduğunu bilmiyordum, geldiği zaman görmüştüm ama sonrasında kaybetmiştim yerini. Buna rağmen üzerimde olan bakışlarının farkındaydım. Başımı kaldırıp parmaklarımı saçlarımdan geçirerek boynumu geriye yatırdım ve rahatlamaya çalıştım. Gerilmemeliydim. Yokmuş gibi davranmak zorundaydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ağa • [bxb]
Teen FictionSoyunu devam ettirmek zorunda olan bir ağaydı o. Bir erkeğe aşık olarak hayatının hatasını yapmıştı.