selam<3
*
Miran Ağa gerçekten anlaşılması zor bir insandı.
Onun hakkındaki düşüncelerimi toparlayamıyordum ve engelleyemeyeceğim kadar çok bir biçimde onu düşünüyordum. Oteldeki üçüncü günümdü. Önemli işleri olduğu gerekçesiyle iki gündür akşama kadar şirkette kalıyorlardı. Geldikleri zamanda meraklısı gibi görünmemek için odama çekiliyor, Miran'ın tabiriyle uslu uslu duruyordum.
Ama bu iki günlük yalnızlık bana hiç mi hiç yaramamıştı.
Aptallaşmıştım.
Kafamın içinde bir ses bana sürekli Miran Ağa'yla ilgili şeyler fısıldıyordu. Neden hala gelmedi, yanına neden uğramadı, bandananı neden aldı, neden neden neden ve daha çok neden...
Bu halimin anlamını bilmiyor değildim ama elimden gelen tek şey bu durumun sebebini de, onunla ilgili en ufak bir düşünceyi de yok saymaktı.
Yatağımda uzanmış, yıldız desenli pijamalarım eşliğinde kahve içiyordum. Sevmezdim ama otel Miran'a ait olunca her şeyin bedava oluşu bir şeyler yiyip içme isteğimi körüklüyordu. Saat başı oda servisini aramalarım da bu yüzdendi.
Kahvemden bir yudum daha alıp masanın üzerine bıraktığım sırada kapım iki kez tıklatıldı. Tamam, durmadan oda servisi arıyordum ama son yarım saattir hiçbir şey istememiştim. Bu durumda geriye iki seçenek kalıyordu.
Kadir veya Miran Ağa.
Kaşlarımı çattım. Gereksiz bir heyecanla ayaklandığımda kapım bir kez daha tıklanmıştı. Boğazımı temizledim önce. Ardından daha fazla bekletmemek adına kapımı açtığımda elleri cebinde, grilere bürünmüş bir Miran Ağa'yla karşılaştım.
Onu şu ana kadar hep siyah takımları içinde görmüştüm ve bu gri takım ona o kadar yakışmıştı ki...Eğer görebilseydiniz hayranlık dolu bakışlara bürünmeniz yalnızca iki saniyenizi alırdı.
"Oda servisini aramamıştım?" her şeyle dalga geçme isteğim devreye girmişti yine...
"Dayak istiyorsun herhalde." kaşları çatıldı. Kaşınıyordum resmen.
"Şaka şaka-" cümlemi bitirmeme dahi beklemeden içeri adımladı. Rahat bir adam olduğunu az çok anlamıştım ama izin istemeden gireceğini de düşünmemiştim. "Sen buralara gelir miydin ya?"
"İki gündür sesin soluğun çıkmıyormuş." masanın üstündeki boş fincanlarda geziyordu bakışları. "Kadir öyle söyledi."
"Bu Kadir de bana mı aşık ne? Anlamadım gitti."
Odamın dağınıklığını tarayan gözleri gözlerime çıktı aniden. Halen çatık olan kaşlarıyla yüzüme bakarken yaptığım şakayı dahi unutmuştum. Deli miydi bu adam?
"Sürekli beni merak ediyor da...ondan diyorum."
"Kadir iki gündür yanımdan ayrılmıyor, Ege. Ne ara seni merak etti?"
"Şaka yapıyordum."
'Çok komiksin.' der gibi baktı gözlerime. 'Şakana sokayım.' da diyor olabilirdi tabii...
"Akşam yemeği için çıkıyoruz."
"Bu bir soru sanırım." gülümsedim. "Sonunda 'Sende gelir misin?' diye bir cümle söylemen gerekiyordu, Miran. Koskoca Ağasın cümle kuramıyorsun."
Benim şakalarım niye hiç eğlendirmiyordu bu adamı? Ben güldükçe daha da gerginleşiyordu.
"Çıkıyorum, gel."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ağa • [bxb]
Teen FictionSoyunu devam ettirmek zorunda olan bir ağaydı o. Bir erkeğe aşık olarak hayatının hatasını yapmıştı.