Yeni bir güne kutlu bir haber ile uyanmıştı padişah. Ağabeyi ve kendi arzusunun gerçekleştiğini görmek onu çok mesut etmişti. İki evladı daha olacaktı ve bunlardan biri üç tahtın vârisiydi. Heyecanını üzerinden atamamış bir çocuk gibiydi resmen, onca derde tasaya rağmen gülmeyi başarabilmişti evlat haberleri sayesinde.
"Destur var mıdır hünkârım?"
"Gel kalfa." Müsaade aldıktan sonra Gülizar kalfa içeri girdi. İçerideki sofrayı diğer cariyeler ile yolladı. "Sladjana Hatun uyandılar, hekim kadın da tetkik etti vaziyetini, yola çıkmasına bir mâni yokmuş artık. Prenses de sizi görmek istedi."
Prensesin iyi olmasına sevinmişti çünkü bir meseleyle daha uğraşmak istemiyordu. Her şeyi tatlıya bağlamak, Nastia ile iyileştirmek istiyordu ilişkilerini. "O halde arz odasına gelsin." Gülizar çekilirken Bayezid el işaretiyle onu durdurdu. "Emredin."
"Gülizar Kalfa, Mehpare Sultan gebedir. Taşlığa altın saçıp duyurun. Aman herkese de dikkat edin evladıma da hatunuma da zarar gelsin istemem." Bu havadisi ilk defa saraydan birine söylemişti, gece geç vakitte söyleyecek değildi ya, sabahı beklemiş karşılığında da ilan etmişti.
"Çok şükür, ne vakittir beklerdiniz. Allah hayırlısıyla kucağınıza almayı nasip etsin. Derhal emirlerinizi yerine getireceğim." dedi gülümseyerek ve çekildi huzurdan. O sevinse de cariyeler pek mutlu olmayacaktı, her doğan bebek onların istikbaline mâni oluyordu bundan sebep istemiyorlardı. Lakin saçılan altınları toplamayı da ihmal etmiyorlardı. Bayezid de kaftanını üzerine giyip kavuğunu başına geçirdi, arz odasının yolunu tuttu.
Bu Nastia meselesini de casus meselesini de bugün neticeye erdirecekti, aklına iyice yatmıştı bu. "Prenses geldiler hünkârım."
"İçeri yollayın."
Karşısında gördüğü kız sapasağlamdı, bunu görünce içi rahatladı. Neticede ölebilirdi lakin sıhhatine tamamen kavuşmuştu. "İyisiniz değil mi Sladjana Sofia Hatun?" İlk söze giren Bayezid olmuştu, mahcubiyetini göstermek istemişti belki de. "İyiyim." dedi ciddiyetini bozmadan. "Lakin keşke babama eşlik etmeseydim. Misafirlerini dahi koruyamayan birinin yakınında olmak iyi gelmez." Dili sivri ve acımasızdı ama ne dese haklıydı, Bayezid'in inkar edecek bir şeyi de yoktu.
"Bulabildiniz mi bari onları?" Bayezid başını iki yana salladı. "Burada yaşayan bir prenses olmak istemezdim, can güvenliği yoktur kimsenin. İsa'ya şükürler olsun ki bir Nastialıyım." Vaktiyle en güçlü görülen devlet şimdi bir prenses tarafından bile hor görülür olmuştu, kalkıp da padişahı küçük düşürebilme cesaretine ermişti çünkü korunmamıştı, haklıydı. "Bulduğum vakit cezalarını çektireceğim, gözünüz arkada kalmasın." Prenses başını iki yana salladı umutsuzca. "Babam beni bekler sizinle de hiçbir manada bağ kurmak istemediği için gelmedi." Bayezid yine bir şey diyemedi. Eliyle çıkabilirsin işareti yaptı sadece. Ne yapabilirdi ki başka? Bir kere ülkeler arası güven kırılmıştı, kazanması çok vakit alacaktı.
"Hanzade geldiler hünkârım." Arz odasına gelen kişi eli boş gelmemişti uzun vakittir bekledikleri haberi getirmişti Salih Giray. Yüzü gülüyordu bu defa, pek gülemiyordu şu sıralar lakin gülmeyi başarmıştı. Bayezid de onu görünce gülümsedi bu defa. "Yoksa müjdeli haberi sen de mi aldın?" Ne müjdesi der gibi baktı ona. "O vakit başka bir şey, dur evvela ben diyeyim. Sonunda üç tahta vâris gelir." Salih Giray daha da gülümsemişti. Padişahın yanına gidip elini öptü. "Hayırlı olsun, bu pek iyi bir habermiş. Allah sağ salim doğmasını nasip etsin. İki evladınız da sağ salim doğsun, devletimize ışık olsunlar hünkârım. Hanedanınıza bereket gelsin."
Bu içten dileklere teşekkür etmesinin ardından onun ne anlatacağını sordu merakla çünkü Salih Giray, Şirin gittiğinden beri hiç gülemiyordu ve şimdi çok içten şekilde mutluydu. Ne mutlu etmişti onu bu kadar? "Kubbealtı veziri olmasalar dahi paşalık payesi olan iki kişiyi daha aşikar ettik hünkârım, saraya yakın devlet erkanından şüphe edeceğimiz kimse kalmadı, taşra zaten bizi o kadar etkilemez. Emrederseniz daha evvel bulduğumuz paşalarla beraber onları da getirtelim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHBER (Tamamlandı)
Ficción históricaSaltanat mı galip gelecek sevda mı? Taht için tutuşan prensese kim derman olabilirdi ki? Bir başka ülkenin şehzadesi elinden tutsa hangisi galip gelirdi? Entrikanın hatta savaşın içinde kalmış insanlar ne yapabilirdi hayatta kalmaktan başka? Tahta m...