•°•°•
Divan odasının kapısı iki devenin aynı anda geçebileceği kadar büyüktü. Kenarlarına altın varaklarla işlemeler nakşedilmişti. Karadeniz'e ve Adalar Denizi'ne hükmeden bu büyük devletin idare edildiği yer bu odaydı. Usulden sebep, padişahlar divan toplantılarına pek katılmazlardı lakin Kasım Han öyle değildi. Hiçbir toplantıyı atlamamış, hepsine katılmıştı. 'Devletin vaziyetini bizzat bilmezsem, alakadar olmasam tahtta durmamın manası nedir?' derdi hep.Onun aksine biri daha vardı ki tahta çıktığından beri ne divan odasına teşrif etmiş ne de kafes arkasından izlemişti divanı. Vaktinin çoğunu haremde cariyeleriyle hoşbeş ederek geçiriyordu lakin bugün fikrini değiştirmişti. Sadrazam'ın divanı yürüttüğü esnada birden ortada belirdi. Herkes usulünce selam verdi, sadrazam ise hemen sekiden kalkıp başını öne doğru eğdi.
"Sadrazam Paşa, vaziyeti arz et."
"Emredersiniz hünkârım." diyerek birkaç vesikayı ona doğru uzattı. "Hünkarım, malumunuz tahta cülusunuz sebebiyle serbazlara cülus bahşişi bolca verdiniz. Hazinedeki altın miktarı ciddi manada azaldı. Önümüzde kış var. Sarayın ihtiyaçlarını zor karşılarız, kendilerine tımar yahut has tevcih edilmemiş memurların maaşlarını hatta serbazların ulufelerini dahi ödeyebileceğimizi sanmam."
Orhan, son cümleye biraz sinirlenmişti. Ona göre buna kendi sebep olmuş olsa dahi devlet erkanının bu hususu düzeltmesi gerekirdi. Nizam sağlamalılardı. Eğer yapamayacaklarsa ne diye paşa derlerdi zaten kendilerine?
"Siz ne diye varsınız paşa? Bir yol bulun o vakit." Paşalar hafifçe başlarını kaldırıp birbirine baktılar, kızıl sofra sonrasında cevap vermeye dahi korkuyorlardı. Karşılarında ne merhametli Kasım ne de adaletli Bayezid vardı.
Sadrazam Ali Paşa biraz daha cesurdu zira Orhan'a her vakit yoldaşlık etmişti. "Biz de size o hususu arz edecektik. Sarayın lüzumsuz ve müsrif olabilecek harcamalarını durdurmamız icap eder. Bir de inşaatını başlattığınız ahşap binanın yapımını durdurmak gerekir. Bunlar olduktan sonra da altın madenlerinde daha çok çalışıp açığı kapamamız gerekir."
Sadrazam paşa biraz titreme ve göz kaçırma halindeydi. Orhan'ın ne diyeceğini merak ediyordu. Esasen dedikleri uygun ve güzel bir çözümdü. Hazineye sürekli bir kaynak sağlanabilirdi.
Orhan, ağır ağır ayağı kalktı. Sadrazam paşaya baktı ve ona iki adım kalana kadar yaklaştı. "Hadsiz." diyerek hançerini karın boşluğuna sapladı. Bu odada yine kan dökülmüştü, yine ata divanını küçük düşürmüştü Orhan. Sadrazam acıyla yere yığıldı. Bir laf bile edemeden askerler padişahın emriyle onu saray dışına attılar.
Paşalar şaşkınlık ve korkularını yüzünde gizleyemiyorlardı. Yine kan dökülmüştü. Bu sultan bir zalimdi, başka bir açıklaması yoktu. "Laf benim cariye satın almama gelecekti. Bu zinhar kimseyi alakadar etmez. Herkes haddini bilecek. Bilmeyenler ise toprağın altını boylar." Başkalarına göre sarayda keyif çatan bir padişahtı o, hatta herkes böyle düşünüyordu. Orhan'a göre ise, ne kadar erkek evladı olursa saltanatı o kadar güçlenirdi. Bunun yanında hatunlara düşkünlüğü de vardı. Bu sebeplerle haremden pek çıkığı, devlet meseleleriyle alakadar olduğu yoktu.
Yerine geri döndü lakin oturmadı. Soğuk kanlılıkla tekrar söze girdi. "Paşalar, irademdir. Hüseyin Paşa'yı sadrazam tayin ettim. Yine irademdir, Sadrazam Ali Paşa'nın arz ettiği hususlardan maden işi yerine getirile. Kariye Zindanları'ndaki suçlular, gün doğumundan yatsı vaktine kadar çalışsınlar. Günde bir öğün aş verilsin. Sularını esirgemeyin. Namaz kılmaları haricinde her daim çalışsınlar."
Bu çok ağır bir cezaydı. Zindanda bulunan lakin kabahati az yahut suçsuz olanlar dahi vardı. Bu ağır şartlarda ağır vaziyette çalışmak her yiğidin harcı değildi. Orhan, sırf işçilere kasımiyye ödememek için zindandaki suçluları çalıştıracaktı. Kölelerin çalıştığı gibi onlar da yanlarında onlarsan farksız çalışacaklardı. Paşalar yine tedirgin ve korkaktı. Zalimin zulmünden pay almak istemiyorlardı. Seslerini dahi çıkartamıyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHBER (Tamamlandı)
Historical FictionSaltanat mı galip gelecek sevda mı? Taht için tutuşan prensese kim derman olabilirdi ki? Bir başka ülkenin şehzadesi elinden tutsa hangisi galip gelirdi? Entrikanın hatta savaşın içinde kalmış insanlar ne yapabilirdi hayatta kalmaktan başka? Tahta m...