Herkese Merhabalar !
Tekrardan görüşmek çok güzel, umarım herkes buradadır 🙏🏼 Yeni bölüm karşınızda... Umarım beğenirsiniz...💕
Dingin, sevgi dolu, saadet dolu bir bölüm efendim...
Kalbinizden kopan yıldızınızı, dilinizden kopan yorumlarınızı bekliyorum efendim💕
Keyifli okumalar dilerim... ❤️
Güneş tekrardan yeryüzüne doğmuştu. Kimseye de gelip bi kere sormamıştı bugün de doğayım mı diye... Öyle de başına buyruktu işte... Öyle kabul ettik biz de onu.
Kaç kişi açmak istemişti yeni bir güne gözlerini ? Kaç kişi tekrardan aynı döngü için kalkacaktı ertesi sabah sıcacık yataklarından ? Sabah mesaisi, akşam nöbeti, çocuğu al, eve dön, yemek yap, yarın aynı şeyleri tekrarlamak için geri yat...
Daha birkaç ay kadar önce hayatımın ne kadar sıkıcı ve tekdüze olduğundan yakınıyordum. Rabbim, bu bir anlık dileği kabul etmiş olacak ki şimdilerde ise
o dingin, sıkıcı ama dertsiz tasasız hayatı çok özlüyordum.Karşımdaki beyaz güllere bakarken düşündüm. Bir şey olsa, tekrar dönmek ister misin deselerdi geri döner miydim diye. Aklıma gelen tek şey birbirinin aynısı bir çift mavi göz düştü. O gözler kime aitti gerçekten bilmiyordum. Ya içeri heyecanla girmesini beklediğim küçük çocuğa ya da her gördüğümde zihnimi bulandıran adama mı aitti ayırt edemiyordum.
Parmak uçlarım, yavaş yavaş solmaya başlayan beyaz güllere dokundu özenle. Bir haftadan fazla odamdaydı lakin ihtişamından hala bir şey kaybetmemişti. Güzellikleri hala ilk gördüğüm zamanki gibi büyülüyordu. Gözlerim, hepsinin üzerinde büyük bir itina ile dolaştı. Belki de onun gönderdiği güllere bakmak aklıma onu getirmişti. Pencereden dışarı baksam, aynı soruda aklıma gelir miydi ?
Devran Bey'in hayatımda olmaması, Kuzey'in olmaması demekti. Heyecanla beklediğim, bir haftadır resmen burnumda tüten çocuğu bir daha görememek demekti... İrkildim. Tüylerim bile diken diken olmuştu. Düşüncesini bile zihnimde birkaç saniyeden fazla tutmaya dayanamamıştım. Garip bir şekilde alışmıştım, bağ kurmuştum, gülümsemesi için kırk dereden su getirmiştim. Bir kahkahası için bir kere daha kırk dereye daha gitmeye canı gönülden razıydım... Doya doya sarılamadım, dudaklarım uyuştu şimdi. Öpemedim bile onu koklayarak... Parmaklarımın uçları uyuştu. İpek saçlarının arasında gezinmeyi aradı parmaklarım.
Göz pınarlarımın dolup, görüş kalitemi azaltana kadar anlamamıştım ne halde olduğumu. Şans da bendeydi ya, daha kendimi toplayamadan kapı çalınmıştı. Hızla arkamda kalan kapıya döndüm tıpkı suç işlemiş bir çocuk gibi. Son kez derin bir nefes alarak parmak uçlarımı daha yeni kuruladığım göz pınarlarına tekrardan bastırdım. Son kez daha güçlü bir nefes çektim tüm ciğerlerime yetecek kadar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şefkat Öğretmeni
General FictionKollarından kurtulmuş kendimi ondan en uzak yere atacakken belime sarılan kollar ile olduğum yere tekrardan çivilendim. "Bırak beni !" diye nafile bir çabayla birkaç kere daha kurtulmaya çalıştım. Sadece kendimi yormaktan başka bir sonuç alamadım. B...