Herkese Merhaba !
Öncelikle yaşadığımız bu felaketin emarelerini hala taşırken bir de buradan seslenmek istedim siz sevgili okuyucularıma. Umarım hepiniz iyisinizdir... Ben de dahil olmak üzere hepimiz çokça büyük kayıplar yaşadık. Tanımadığımız her cana, ayrı ayrı üzüldük sanki tanıyormuşuz gibi. Her kurtulan can ile nefes aldık her annenin feryadı ile dağladık yüreğimizi.
Gündelik giden hayatımızda, hiç beklemediğimiz bir saatte, sadece 1 dakikada ölümü, kaybetmeyi ve diğer gerçekler tokat gibi çarptı yüzümüze. Fani isteklerimizin, hayat gayemizin, üzüntülerimizin ne kadar boş olduğunu çarptı yüzümüze.
Kaybettiğimiz her bir cana Allah'tan rahmet, yakınlarına çokça sabır diliyorum. Hayata tutunan her can için de acil şifalar diliyorum. Başımız sağ olsun, hepimize geçmiş olsun...
Umarım bir nebze de olsa iyi gelir bu bölüm diyerek vazifemi yapıyor, siz değerli okuyucularıma sunuyorum. Keyifli okumalar...
Gecenin karanlığı, tüm günahları himayesi altına almıştı. Artık karanlığın zamanıydı. Canavarların inlerinden çıktığı, insanları korkuttuğu saatlerdi. Olan tüm olayların tek şahidi, gökte parlayan yarım aydı.
Devir değişmişti. Artık sokakların gündüzden bir farkı yoktu. Lakin gündüz gibi olmuyordu. Işığın vurduğu yer apaçık belliyken bir iki adım yanındaki nokta kör kalıyordu. İşte ne oluyorsa o kör noktada oluyordu. Bir sokak ötede işlek caddede bir kadın kahkahalarla gülerken bir arka sokağındaki apartman arasında birinin yardım çığlığı atıyordu.
Ama korkarak yaşamak, hiçbir suçu örtmüyordu. Bilhassa dişlerini çıkarmak, tırnaklarını geçirmek lazımdı. Yoksa harcarlardı insanı. Silinip giderdi bir karanlığın kör noktası içinde...
Semih'in de hayatı karanlıktı. Hatırlamıyordu bile. Unutmuştu. Kendine yepyeni bir hayat kurmuştu. Semih yalnız bir adamdı Devran'dan önce. O yalnızlığını hep doldurmak istemişti.
Semih kendini eskisi kadar yalnız hissetmese de yüzleşmek istemediği gerçekler tokat gibi çarpıyordu yüzüne. Evinin dört duvar arasında yalnızdı Semih. Ne eşi vardı ne dostu o evin içinde. Bir o vardı bir de kendisine aşık küçük kızı...
Genç adam gecenin o saatinde elindeki telefonda gezinirken gözlerini akıp giden isimlerde gezdiriyordu.
Ada
Aslı
Ayşegül
.
Deren
.
Leyla
.
.
PınarDiyip geçiyordu... Hepsine burun kıvırıyor, bir türlü aradığını bulamıyordu. Kendisi de ne yapacağını bilmiyordu. Çünkü aradığının ne olduğunu çok iyi biliyordu. Aradığı kıvırcık saçlı, beyaz yüzlü, dolgun dudaklı, balık etli, kısa boylu o kızda kalmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şefkat Öğretmeni
Genel KurguKollarından kurtulmuş kendimi ondan en uzak yere atacakken belime sarılan kollar ile olduğum yere tekrardan çivilendim. "Bırak beni !" diye nafile bir çabayla birkaç kere daha kurtulmaya çalıştım. Sadece kendimi yormaktan başka bir sonuç alamadım. B...