VIII.

61.7K 3.4K 278
                                    

Herkese merhaba ! Keyifli okumalar... Umarım beğenirsiniz...

 Umarım beğenirsiniz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Korku... İnsan yaşamının en önemli parçası. Çeşitli durum, olay, kişi ve nesnelere karşı hissedilen rahatsız edici, olumsuz bir his... Yaşamsal bir mekanizma...

Korku, insanın damarlarında akan kanı en net hissedebildiği büyülü bir andır aslında.Vücut kasılır, kan akılı hızlanır, soluklar düzensizleşir ve sekteye uğrar, cilt rengi solar, gözbebekleri küçülür, kişi üşümeye başlar, başta eller olmak üzere vücudun çeşitli bölümlerinde  soğuk terlemeler meydana gelir. Beyin tehlike anında duyuları hassaslaştırır. Tehlike anını bir kokuyla bile anlayacak hale gelir kişi... Beyin enerji harcamamak için fazla düşünmez, kişinin refleksleri ortaya çıkar o an... Genelde yaptığı eylemler refleks eylemleri olur.

İçeriden boğuk gelen telefon zil sesi, bende bu korkuyu yaratmıştı. Gecenin bu saati gelen bir aramanın ondan olması içime doğmuş gibiydi. Göğsüm sıkışıyor, elim terliyor, nefes almaktan aciz duruyordum. Dizlerim titreyerek nasıl salona gittim, telefona nasıl ulaştım hatırlamıyordum. Ters duran telefon, gri koltuk kaplaması üzerinde titrerken yalnız değildi. Ellerim de onun gibi titriyordu. Sağ elimi yavaşça uzatarak ters duran telefonu kavradım. Israrla çalmaya devam eden ses salonu doldururken güçlü titreşimi avucumu dolduruyordu.

Derin bir nefes eşliğinde telefonu kendime doğru çevirerek bir kaç saniye ekrandaki isime odaklanmaya çalıştım.

Okuduğum isimle dizlerimin bağı çözüldü, kasılan bedenim gevşedi, aldığım nefes normalleşti. Ekranda kocaman harflerle yazan arkadaşımın adı ile az önce yaşadığım korku içimde bir kuşa dönüşüp havalandı.

Yeniden doğmuş gibi kaldım koltuğun üzerinde. Korku, gerginlik, endişe içimi kemiren hangi duygu varsa bulut gibi yükseldi. Sezen'in endişeli bakışlarını görmezden gelerek alacaklı gibi çalan Gökay'ın aramasını yanıtladım.

"Gökay... Gökay... " dedim sitemle. Ölüm kalım meselesi değilse burnundan getirecektim. Ona süre vermeden devam ettim.

"Eğer önemli bir şey değilse Gökay... Elimden çekeceğin var. Ağzı-" derken Sezen'den gelen öksürük sesiyle ne dediğimin farkına vardım. Utanmaya başlasam da belli etmemeye çalıştım.

"Oha çok sinirlenmişsin sen. Niye sinirlendin ki ? Yanlış bir zamanda mı aradım ? Yoksa ateşli bir seviş-" derken boşa giden muhabbeti sert bir üslup ile bitirdim.

"GÖKAY !" diye çıkıştığımda hattın ucundan keyifli bir kıkırtı geldi.

"Tamam tamam... Öylesine aramıştım azıcık gıybet yaparız diye. Hem sen niye sinirlisin ki gerçekten ?" dediğinde hiçbir cevabımın olmadığını fark ettim.

Ne diyecektim ? Patronun aradı sandım, yüreğim ağzıma gelmişti sonra bir baktım sen arıyorsun mu diyecektim ? Şu an içinde bulunduğum hali nasıl açıklayabileceğimi bilmiyordum.

Şefkat ÖğretmeniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin