Herkese tekrardan merhaba ! Yeni bölüm karşınızda, umarım beğenirsiniz... Yorumlarınızı ve beğenilerinizi eksik etmezseniz sevinirim💞 Herkese keyifli okumalar...
İnsanlar kar tanesi gibiydi. Dışarıdan aynı görünseler de derine inildiğinde aslında hiçbirinin birbiriyle aynısı olmadığı bariz bir biçimde belli oluyordu.
Her insanın ayrı bir hikayesi, herkesin ayrı bir başrolü vardı şu dünyada. Herkesin hikayesi kendine özeldi. Kime sorsam sorayım bu filmin yıldızı kendisiydi.
Bundandı herkeste olan bencillik belki de... Dünyadaki her şeyin en güzelini, en iyisini kendisine isterdi doğal olarak. Sahip olursa hakkı olurdu, sahip olamazsa yerer dururdu.
Derdin de en büyüğü herkese göre kendindeydi. Herkesin sıkıntısı ona göre büyüktü. Sanırlar ki en büyük çile onda, en dertli baş onun başı...
Derler ya hani, Allah bunu unutturacak dert vermesin diye, vermesindi gerçekten. Herkesin gücü kadar sınandığına inandığımız bu dünya hiç çekilmiyordu sahiden.
Bir gülüşüydü içimdeki derdi,kederi bir kuş misali uçuran... Yüzünde açan bir çiçek, karanlıkta parlayan bir elmas gibiydi. Daha önce hiçkimse bana gülmemiş gibiydi. Sanki bir gülümseme sadece onda anlamlı oluyor gibiydi.
Derdim, sıkıntım, kederim... Yalnızlığım, varlığım, varlık amacım... Hepsini unutmam sadece saniyeler içinde gerçekleştirmişti. Bir doğa olayı gibiydi. Anlık gerçekleşen, asla yakalanamayan eşsiz fotoğraf kareleri... Varlığı, sadece o anda anlam kazanırdı.
İrileşmiş gözlerim, donuklaşan hareketlerim, açık kalmış ağzım ile nasıl bir görüntü oluşturduğumu az buçuk tahmin edebiliyordum. İçten içe kendime çok ağır bir şekilde kızıyordum. Girdiğim transtan ayrılıp onu daha fazla beklenti içinde bırakmamalıydım. Gülümseme eylemini ona aşılamaya, hayatın normal bir akışı olduğuna alıştırmalıydım.
Güç bela toparladım kendimi. Gözlerimi zar zor çektim düştüğü yerden. O an elimden gelebilen en büyük gülümseme ile baktım buz mavisi gözlerine. İlk gün gördüğüm buzdan setlerin arası aşınmış, artık ışık geçiriyordu.
"Gidelim mi tatlım ? Çok yoruldun dinlenmen lazım." dediğimde ağır ağır salladı başını. Elimizin altındaki defteri itina ile kapatarak aldığı yere geri kaldırdı. Yanına ilerlediğimde ellerimiz birbirine geçmiş, geldiğimiz yolları el ele ilemeye başlamıştık.
Hava gitgide bozmuş, sakin havanın yerini çetin bir rüzgar almıştı. Kuzey'i sera girişinde hızlıca kucağıma alarak uzaklaştığımız eve doğru adımlamaya başladım. Sımsıkı sardığım kollarım, onu soğuktan korumak için siper olmaya yetmiyordu. Dakikalar süren yolu hızlı bir şekilde aşıp zar zor içeri attım.
Kapının hemen önünde karşılaştığımız Devran Korzade ile küçük eğlencemiz bölündü. Sert bakışları, elleri cebinde otoriter duruşu, sessizce bizi izleyen ürkütücülüğü...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şefkat Öğretmeni
Ficción GeneralKollarından kurtulmuş kendimi ondan en uzak yere atacakken belime sarılan kollar ile olduğum yere tekrardan çivilendim. "Bırak beni !" diye nafile bir çabayla birkaç kere daha kurtulmaya çalıştım. Sadece kendimi yormaktan başka bir sonuç alamadım. B...