XI.

58.9K 3.4K 160
                                    

Herkese merhaba ! Yeni bölüm yayında... Umarım beğenirsiniz. Oy ve yorumlarınızı bekliyorum, herkese sevgiler...

 Oy ve yorumlarınızı bekliyorum, herkese sevgiler

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



Saygı... Bir kişiye bahşedilen en önemli duyguydu benim nezdimde. Şu hayatta kazanılan en mühim, en gerekli tek kavram. Kişinin, doğduğu andan öleceği ana kadar hissetmek istediği yegane hislerden sadece biri.

Saygı sonradan kazanılan bir kavramdı. Sevgi gibi aniden veya ilk görüşte gerçekleşmezdi. Derin bir duyguydu. Duygular ne kadar derinse, o kadar iz bırakır der Selami Baba'm... O yüzden bir insan, birini sevmekten vazgeçse bile saygı duymaya devam edebilirdi.

İnsanlar tarafından sevilmenin yanı sıra saygı duyulmak, göz ardı edilemeyecek kadar önemli ve de büyük bir başarıdır bana göre. Bu, insanın hayatında doğru bir yolda olduğunun en somut kanıtıydı bana göre. Nadirdi ama hazzı da bir başkaydı. Her insan sahip olamaz, çok çalışıp da kazanamazdı saygıyı... Saygı, kişinin karakterine bağlıydı. Karakter yoksa, ne kadar çalışılırsa çalışılsın, ne kadar didinilirse didinilsin saygının sahibi olunmazdı .

Mesleğimi, kariyerimi tamamen bırakıp farklı bir alana yöneldikten sonra en büyük kazancım buydu belki de. Her yaştan insanla muhattap olup her yaştan insanın saygısını kazanmaktı mesleğimde... Her güne hevesle uyanmamın, bir kere bile sıkılmamamın, her gün sanki yeni bir döneme başlarmış gibi heyecanla başlamamın sebebi...

Gördüğüm saygı kadar saygı gösterdiğim bir adamın karşısına oturmuş, boşanacağını öğrenmiştim saniyeler önce ve de kendime yakıştıramayacağım bir saygısızlıkla asla ilgi odağımı Akın Bey'in dağılan yuvasına veremiyordum.

Çünkü kucağımda titreyen küçük iletişim aracım, artık benim için potansiyel bir suç aletiydi. Her an ölümüme sebep olabilirdi. Aynen şimdi olduğu gibi... Ardı ardına titreyen telefon ile üzerinde görünen numaralar, ekranda yazan isim beni ikinci kere aynı şekilde sınıyordu. Aynı hisler beni boğuyordu.

Dikkatimi telefona vermemeye çalışırken, Akın Bey gibi bir insanın böyle bir durumu fark etmeyeceğini düşünecek kadar da aklım yerinde değildi. Ya da o çok dikkatliydi ve dikkatinden kaçmamıştı.

"Acil bir durum galiba. Benim için meşgule atmayın yanıtlayın lütfen..." dediğinde sesindeki kırıklığı gizleyemese de kibar bir gülümseme göstermeye çabalamıştı benim için. Utanarak yerimde kıpırdandım. Yüzümden, mahcubiyetimi çok açıkça okuduğuna emindim.

"Kusura bakmayın, çok ısrarla çalıyor acil olabilir." dediğimde anlayışla başını salladı. Oturduğum yerden kalkarak girdiğim kapıdan geri çıktım. Loş koridorda, yapayalnız kaldığımda kapıdan biraz uzaklaşarak iki kere arayan numaraya bastım. Çalmaya bile müsade etmeden aramam yanıtlandı.

"Sonunda açabildiniz Öğretmen Hanım. Biz sizinle telefonlarımın hemen açılması gerektiği konusunda anlaşmaya vardığımızı hatırlıyorum." diyen ses ile küçük bir an attığım adımlar tökezledi. Bu kendini beğenmişlik, bir gün kilit vurduğum kelamlarımın kilidini açacaktı.

Şefkat ÖğretmeniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin