Herkese merhaba !
Yeni bir hafta, yeni bir bölüm. Sosyal medya sağ olsun bu hafta diğerlerine nazaran biraz daha iletişim halindeydik. Destekleyen herkese kocaman sevgiler❤️
Yeni bölümümüz oldukça minnoş oldu bence 💕 Umarım beğenirsiniz. Güzel yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum 💜
Keyifli okumalar dilerim...
"Menderes ! Gel oğlum buraya !" diyen Çetin Korzade'nin normalden de gür olan sesi, bağırmasıyla birlikte tüm bahçede adeta yankılanmıştı. İleride müştemilat çevresinde koşturan bacak kadar çocuk, adını duyması ile birlikte Çetin Korzade'ye döndü. Orta yaşlarının en güzel çağını yaşayan Çetin Korzade, geniş omuzlarına özenle dikilen takım elbisesi, başında şapkası ve parlaklığı güneşin altında daha çok belli olan turkuaz taşlı yüzüğüyle kendisini çağırıyordu.
"Buyur beyim." diyen ve koştuğu için nefes nefese kalmış çocuğa baktı Çetin Bey. Aklına çocuğu ilk gördüğü an geldi. Anası ile kapılarına sığınmış o halleri geldi Çetin Bey'in gözüne. O kundaktaki çocuk büyümüş, bacak kadar olmuştu. Daha yeni bizzat kendisi ilçedeki mektebe yazdırmış bir de talebe ihtiyaçlarını gidermişti. Bunlardan bir gram da olsa gocunmuyordu Çetin Korzade. Hem kendisine de idman oluyordu. Karnı burnunda karısı hayırlısı ile evladını kucağına verdiğinde hiç de yabancılık çekmeyecekti.
"Nasılsın Menderes, sağlığın sıhhatin yerinde midir ?" diyen Çetin Bey soru sorarak kendisine çekingenlikle bakan çocuğu yatıştırmaya çalışıyordu.
"Sağ olun beyim. Sağlığınıza duacıyım." diye devam etti küçük çocuk. Kelimeler ağzından yaşından ötürü peltek ve yuvarlak çıkıyordu. Fakat geri durmadı küçük çocuk. Anası böyle öğretmişti ona. Saygılı olacaktı. Olmak zorundaydı...
Çetin Bey ise bir adım daha atarak küçük çocuğa yaklaştı. İri avucunu çocuğun karışmış saçlarına attı. Yavaş yavaş okşarken Menderes bu babacan dokunuşun altında hasretle titriyordu. Atasını görmek Menderes'e nasip olmamıştı. O yüzden o da atasını, kendi başına bu koca çınar gibi gördüğü beyini bellemişti. Tabi bundan yalnızca bir küçük Menderes'in bir de her gece dua ettiği Allah'ın haberi vardı.
"Okul nasıl ? Var mı bir yaramazlık ?" dedi Çetin Korzade. Küçük çocuk hızla başını iki yana salladı. Hiç yaramazlık yapar mıydı ? Okumasına pek hayırlı gözle bakmayan anasını koskoca beyi ikna etmiş gidip kendi elleriyle kaydettirmişti. Konağın çevresindeki 3 çocukla birlikte yürüyerek her sabah yola koyuluyor, her akşam da evine dönüyordu. Daha dünyaya gözünü açalı henüz 6 sene yeni olmuşken o kendini çok büyük adam olarak görüyordu.
"Her şey yolundadır beyim. Muallimim bana aferin dedi dün." diye de ballandırarak anlattı küçük çocuk küçük bir hevesle. İstediğini de aldı. Babasından duymak istediği aferini, babası olmayan fakat yine de başını okşayan adamdan aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şefkat Öğretmeni
Fiction généraleKollarından kurtulmuş kendimi ondan en uzak yere atacakken belime sarılan kollar ile olduğum yere tekrardan çivilendim. "Bırak beni !" diye nafile bir çabayla birkaç kere daha kurtulmaya çalıştım. Sadece kendimi yormaktan başka bir sonuç alamadım. B...