Herkese merhabalar !
Yeni yılınızı en içten, tüm güzel dileklerimle kutluyorum. Kalbinizden geçirdiğiniz her güzel şeyin kabul olması dileğiyle 💖
Malum sizden biraz süre rica etmiştim. Sağ olun anlayışla karşıladınız ama ben yerimde pek duramadım. Aralarımda, molalarımda bir satır bir satır derken baktık bir bölüm olmuş... ☺️
Umarım bölümü beğenirsiniz efendim. Biraz gerçeklerin ortaya çıktığı bir bölüm oldu diyelim ❤️
Uzun lafın kısası, umarım beğenirsiniz, umarım seversiniz, oy ve yorumlarınızı, tüm güzel düşüncelerinizi, merakla bekliyorum💕
Keyifli okumalar dilerim...
Uzmanlar, akvaryumdaki balıkların insana huzur ve
dinginlik verdiğini söylemiş. Dikkat güçlendirici, rahatlatıcı etkileri de varmış. Evimizin bir köşesine süs niyetine koyduğumuz canlıların bile hayatımıza, diğer insanlardan daha çok katkısının olması sizce de çok hoş değil mi ?Peki neden böyle bir etkisi vardı ? Dingin suyun mu, ağır ağır ilerleyen balıkların mı etkisiydi bu ? Küçücük bir su kütlesinin içinde birbirine çarpmadan ağır ağır ilerleyen, dünya umurunda olmayan bir japon balığını düşündüm aynı zamanda.
Sonra neden olduğunu bulmam çok zor olmadı. Başımı tekrardan cama doğru çevirdiğimde, aşağıda kalan işlek caddede gelip giden yüzlerce, hatta binlerce insanın hayat telaşesini izledim dinginlikle. Bir akvaryum içindeki balıklardan bir farkı yoktu. Biz insanların akvaryumu, belki onlarınki kadar dar olmasa da yine de akvaryumdu... Bir yere kadar gidebiliyor, ondan sonrasını sadece seyredebiliyorduk.
Mesela taksi durağının önünden geçen ablamız, büyük ihtimalle yeni doğum yapsa da çalışmaya devam eden bir anneydi. Yeni doğum yaptığını tabii ki tanıdığımdan değil, elindeki market poşetine sığmayan bebek bezinden anlamıştım. Koştur koştur gitmesini de birleştirince böyle bir senaryo benim için kaçınılmaz olmuştu. Somut olayda hanımefendinin akvaryumu, işi ve evi arasındaydı. Bu sınırlar içerisinde gidip geliyordu. Tıpkı yanından geçen yüzlerce diğer insan gibi, tıpkı benim gibi...
Herkesin hayatı birbirinden zor, birbirinden çetrefilliydi. Çok zordu birinin 'ben hayatımdan memnunum' demesi. Kime sorarsanız sorun, dert küpüydü. İşi, ailesi, ilişkisi... Belki de hepsi... Yanımızdan geçip giden yüzlerce kişinin ne yaşadığını ondan başka kimse bilemezdi.
Mesela şu an süpermarketin önünden geçen takım elbiseli, jilet gibi duran beyefendinin nasıl bir eş, nasıl bir baba olduğunu bilemediğimiz gibi. Derler ya kimin ne olduğunu bilemezsin. İlk baktığında oldukça efendi ve kültürel zenginliğe erişmiş gibi görünen bu adamın evde karısına ve çocuklarına bir cehennem yaşatmadığının garantisini kim verebilirdi ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şefkat Öğretmeni
Ficción GeneralKollarından kurtulmuş kendimi ondan en uzak yere atacakken belime sarılan kollar ile olduğum yere tekrardan çivilendim. "Bırak beni !" diye nafile bir çabayla birkaç kere daha kurtulmaya çalıştım. Sadece kendimi yormaktan başka bir sonuç alamadım. B...