"iyi dersler çocuklar"
"iyi dersler hocam!"
Sınıftaki yalakaların bağırışmalarından sonra telefonumu çıkartıp etrafıma baktım. Taehyung'u göremeyince telefonu açarak Hoseok'u aradım.
"Yoongi?"
"okul çıkışında müsait misin?"
"evet, neden ki?"
"aklımda bir dövme var da"
"peki, gelince beni bulamazsan dükkanın içindeki küçük odaya bak"
"tamamdır"
Hoseok telefonu kapatınca Taehyung saçı başı dağınık bir şekilde sınıfa gelmişti. Benim yanıma oturmaktansa sınıfta en nefret ettiği kişinin yanına oturmuştu. Yaptığı bu harekete göz devirip önüme dönmüş ve kafamı sıraya koymuştum. Ders zili çalınca gözlerimi kapatıp uyudum.
...
"Hoseok?"
İçeri girdiğimde Hoseok'u bulamamıştım. Dediğini yapıp küçük odaya tıklatmıştım. İçerden "içeri girebilirsin" sesi gelince. Heyecanlanan kalbimi umuramayıp kapıyı açtım ve içeri girdim. İçerideki mavi ve kırmızı renkli ışıklarla karanlığı renklendiren odayı garipsemiştim. Burnuma gelen yoğun alkol ve sigara kokusuyla burun direğim sızlamıştı.
"kapıyı kapatsana"
Dediğini yapıp kapıyı kapattım. Yanına tereddütle yaklaşıp oturdum. Masada duran onca boş şişe ve bardaklara rağmen gayet ayık duruyordu.
"sen iyi misin?"
Sorduğum soruya karşılık Hoseok bana bakmış ve gülümsemişti.
"bilmiyorum"
Zaten karanlıkta olmamıza rağmen mavi ve kırmızı ışıkları kapatıp bizi daha çok karanlığa gömmüştü.
"koca bir hiçlikte gibiyim Yoongi"
"neden öyle hissesiyorsun?"
Neden bu soruyu soruyordum ki? O sadece bana yavşamaya çalışan bir dövmeciydi. Onun için meraklanmam tamamen saçmalıktı.
"bilmiyorum"
İç çekip ayağa kalktım. Fakat ince kolumu tutan güçlü bir el ile yerimde durdum.
"burda kal"
Ağzından çıkan iki kelimeyle afalladım. Vücudum yerine çakılmışken Hoseok kalkarak beni yerime otutturdu. Gözlerim onun her hareketini izlerken aklına sanki birşey gelmiş gibi başka bir yere bakıp tuttuğu kolumu bırakmış ve yerine geçmişti. Derin bir nefes alıp konuştu.
"ailem öldü"
Dediği şey ile hızlıca ona döndüm. Neden bir anda bu konuya gelmişti ki?
"bana sorduğun için söylüyorum bunu"
Görmese bile başımı sallayarak onaylamış ve önüme dönmüştüm. Acaba nasıl ölmüştü ailesi? Bunu konuşmayı sevmeyecek kadar ne yaşamıştı? Acaba çok üzülmüşmüydü? Veya hiç üzülmemişmiydi? Onlar öldüğünde kac yaşındaydı? Özlüyor muydu onları? Aklıma takılan saçma soruları bir rafa kaldırıp ona baktım. Kolunu arkamdan geçirerek ışığı açınca gözlerimi kıstım. Bir anda açılan beyaz ışık gözlerimi yakmıştı. Bir anda ona bakınca çok yakın olduğumuzu fark ettim. Gözlerim şaşkınlıkla onun suratına baktı. Ardından göğsüne ve yere yönlendirdi kendini. Hoseok kahkaha atınca utandığımı hissettim.
Sol kulağımda sıcak bir nefes hissedince Hoseok'a doğru döndüm. Bana daha çok yaklaşmıştı ve tekrardan mayhoş bir ifadeyle bana bakıyordu. Gözleri dudaklarıma kayınca yutkundum. Bende gözlerimi aynı şekilde kalp şeklindeki pembeliklere yönlendirince dudaklarım aralandı. Kahve gözlerine bakınca çoktan bana baktığını fark etmiş ve daha çok utanmıştım. Hoseok sırıtıp eski yerine geçince utanmama rağmen boşluğa düştüm.
Ona sanırım ihtiyacım vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tatto On Hip | Yoonseok
Teen Fiction"özel bolgelere dövme yapmıyoruz efendim." "senin olan bir şey ne zamandan beri özel oldu?" Semeseok #1 - 20.8.2023 Sobi #1 - 9.8.2023 Hopega #2 Ukegi #2 Vhope #2 Suga #14 Hoseok #30 Sope #46