42 (M)

250 11 0
                                    

Uyanalı yaklaşık bir saat olmuştu. Hoseok'un uyanmayacağını anladığımdan çok geçmeden kahvaltı hazırlamaya başlamıştım. Her şey tamamlandığı için geriye sadece domates salata kesmek kalmıştı. Salataları keserken belime bağlanan iki büyük kolla yerimden sıçramıştım. Arkama baktığımda Hoseok bana gülümseyip daha sıkı sarılmıştı. Karnım hâlâ acıdığı için onun görmeyeceği bir şekilde yüzümü ekşittim. Ardından Hoseok benden ayrılıp yanımdaki musluktan ellerini yıkadıktan sonra bana bakıp "ne yapayım?" diye sorunca masada herhangi bir eksik olup olmadığını kontrol ettim.

"sen uyanana kadar her şey bitti. Toplamaya yardım edersin"

"tamam o zaman"

Gülümseyip salataları doğramaya devam ettim. En sonunda salataları ve domatesleri tabağa koyup masaya yerleştirdikten sonra Hoseok'un yanına oturdum.

...

"bu portakal niye dışarda?"

"portakal buzdolabına konulmaz"

"çok bilmiş seni"

Kıkırdayıp Hoseok'un etrafı toparlamasını izlerken kapı çaldı. Kapıyı açmak için tezgahtan inecekken Hoseok belimden tutup "ben bakarım" demişti. Gülümseyip onu beklemeye başladım. Bir kaç dakika sonra gelince "kim gelmiş?" diye sordum. Etrafı toparlarken "aidatı istemeye gelmişler" diyince başımı sallayıp onu izlemeye devam etmiştim. Bulaşıklıktan birkaç kaşık alıp önüme geçti. Bir bacağımı kaldırıp çekmeceyi açınca kaşlarımı çattım. Kaşıkları koyup çekmeceyi kapatmış ve tezgahı silmeye başlamıştı.
Tezgahtan kalkıp salona gidecekken Hoseok bileğimi tutup yanağıma bir öpücük kondurmuştu. Ona döndüğümde gülümseyip dudaklarıma küçük bir öpücük kondurmuştu.

"istediğin bir şey var mı?"

Aklıma gelen şeyle kızardım. "ne gibi?" diye sorduğumda sırıtıp "aklına ne gelirse" diye cevap vermişti. Yutkunup göz temasını kaçırmıştım. Onunla birlikte olmak istiyordum. Hoseok'un kıkırtısını duyduktan sonra belimde ellerini hissetmemle ayaklarımın yerden kesilmesi bir olmuştu. Ani refleksle ellerimi Hoseok'un omuzlarına koymuş, bacaklarımı beline sarmıştım. Hoseok beni arkamdaki duvara yasladığında bacaklarımı tutup dudaklarımı öptü. Bu sefer küçük bir öpücük değildi. Sertçe öpüyordu dudaklarımı. Ona karşılık verirken beni sıkıca tutup sırtımı yaslandığım duvardan ayırmış ve beni az önce oturduğum tezgaha otutturmuştu. Dudaklarımdan ayrılıp altımdaki eşofmanı çıkarttı. Bacağımda yara izlerini görünce derince iç çekip büyük yaraları öptü. Ardından kendi şortunu çıkartıp kenara attı. Kendi iç çamaşırımı çıkartıp yere attıktan sonra bacaklarımı açıp Hoseok'u bekledim. Hoseok'ta iç çamaşırını çıkartıp elini deliğime koyup okşadı. Bir süre sonra dudaklarımı tekrardan öpünce içime aniden giren varlık ile gözlerimi sımsıkı kapattım. Canım artık acımıyordu ama bir anda girmesi biraz acıtmıştı.

"çok acırsa söyle"

Dudaklarıma doğru konuştuğunda başımı olumlu anlamda salladım. Boynuma öpücükler bıraktığında başımı yukarı kaldırıp ona yer açtım. Öpmeyi bırakıp ısırdığında dişlerimin arasından nefes aldım. Artık bir babam olmadığı için iz bırakması sorun olmayacaktı. İçime daha sert vuruşlar yapmaya başlayınca kesik kesik inlemeye başlamıştım. Kendini hızlandırınca derince inleyip bir elini yanağıma götürdü. Yüzümü yakınlaştırıp dudaklarımı tekrardan öptü.

...

İkinci turun sonlarına gelirken tezgaha elimden geldiğince tutunmaya çalışıyordum. Çok yorulmuştum gerçekten. Vücutlarımızın birbirine çarpış sesleri mutfakta yankılanırken Hoseok üstümdeki tişörtü tekrardan tutup hareketlerini sertleştirmişti. Ağzımdan çıkan inlemelere hakim olamazken elimi kendi penisime atmış ve bir-iki kere çekiştirmiştim. Ardından çekmeceye menilerimi döküp kendimi iyice salmıştım. Hoseok ise içimden çıkıp kendini çekiştirirken omzumdan onu izliyordum. Bir süre sonra kalçamda menilerini hissetmiştim. Kendimi yere bırakırken Hoseok arkasındaki sandalyeye oturmuş ve bir süre soluklanmıştı. Bir kaç dakika öylece durduktan sonra ilk konuşan Hoseok olmuştu.

"hadi banyo yapalım bebeğim"

Hiç beğenmedim bölümü ya belki bu bölümü silip direkt finali atarım.

Tatto On Hip | YoonseokHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin