capital letters - Hailey Steinfeld
fly me to the moon - Frank Sinatra
24.Bölüm | Tek Bir Cümle
"Uraz, eğer biraz daha orada kalırsan sonsuza kadar banyo yapamayacağım. Pis pis mi kokayım ben?" Uraz gerçek anlamda uyandığından beri banyodaydı ve gerçekten asla çıkmaya niyeti yoktu.
"Sen hep güzel kokuyorsun sevgilim benim." bu eğer beni kandırma girişimiyse kesinlikle buna kanmayacaktım. "Bu çıkacağın anlamına mı geliyor?" diye sorduğumda bir şeyler söyledi ancak ne dedi anlamadım. "Neyse, içeri geliyorum ve seninle birlikte duş alıyorum, eğer bunu yapmazsam sonsuza kadar evde kalacağız çünkü." dün, tüm günü evin farklı köşelerinde sevişerek geçirdiğimizden yaptığım tüm planlar iptal olmuştu. Aslında yürüme kabiliyetim bile ortadan kaybolmuştu çünkü gerçekten vucüdumdaki tüm kaslar feci halde yorgun ve işlevsiz hissettiriyordu. Ancak sonucu her ne olursa olsun bundan asla pişman değildim, Urazla yaşadığım her dakika benim için bir armağandı.
İçeriye girdiğimde Uraz duşakabinin içindeydi ve buğulu cam yüzünden sansürlü görünüyordu. "Geliyorum bak, üzerimi çıkarıyorum." diyerek üstümdekileri çıkarmaya başladığımda Uraz bir şeyler mırıldanarak kapıyı araladı. Üzerimdeki her şeyi çıkarıp yanına girdiğimde kapıyı geri kapattı.
"Çok yorgun olduğunu düşünerekten seni kendi ellerimle yıkamaya karar verdim." diyerek ılık suyu bana doğru tuttuğunda su ilk başta tüylerimi diken diken etse bile sonrasında hemen alışmıştım. Uraz evden getirdiğim kabak lifine duş jeli dökerek vücüdüma sürdüğünde, bende tıpkı onun gibi kokacağım için garip bir neşeyle dolmuştum.
"Sina, her tarafını mosmor olmuş, neden canını yaktığımı bana söylemedin?" derken canımı acıtmaktan korkutuğunu belli edercesine lifi değdirmeye korkar bir halde üzerimde gezdiriyordu.
"Canım acımadı." diye bir yalan söylediğimde beni kendine doğru çevirip lifi köprücük kemiğimin üzerinde gezdirmeye başladı. "Sina," lifi köprücük kemiğimin üzerine bastırdığında acıyla inleyip geri çekilmeye çalıştım. "İşte bundan bahsediyorum, diş izlerim bile duruyor." derken gayet ciddiydi. Omuz silktim. Pişman değildim hemde asla. Sadece canım yanıyordu o kadar.
"Büyünce geçer, sen beni yıkamaya devam et." diyerek ona sırtımı döndüm. Uraz tüm nazikliğini ortaya sererek beni önce lifledi, sonra saçımı yıkadı ve sonra tekrar lifleyip duruladı. O tüm bunları yaparken hissettiğim tek şey tatlı karıncalanmalardı. Sanırım bütün erotik yanım dün tatile çıkmaya karar vermişti. Ya da tüm bunlar olurken sürekli acıdan kıvrandığımı saklamaya çalışarak kendimi o kadar sıkmıştım ki başka bir şey düşünmeye vaktim olmamıştı.
İşimiz bittikten sonra önce o çıktı ve beline bir havlu sardı, sonra benim için bir havlu açıp, havluya sarılmama yardım etti. "Şimdi seni güzelce giydirelim ve biraz dinlen olur mu?" dediğinde başımı iki yana salladım. "Bugün sana göstermek istediğim yerler vardı, üstelik bu son sürprizimden önceki son gezimiz olacaktı." dediğimde bana göz devirip beni, ben daha ne olduğunu anlamadan kucağına aldı. "Yorgun ve bitkinsin." kulağıma eğilip fısıldadı. "Ayrıca darp edilmiş gibi görünüyorun Sina." diyerek açıklama yaptığında abarttığını düşünüyordum.
Beni yatak odasına geri götürüp yavaşça yatağın üzerine bıraktı, yastığıma bir havlu serdikten sonra yatmama yardımcı oldu. O bunu yaparken o kadar çok inlemiştim ki, sanırım Uraz gerçekten suçluluk duyamaya başlamıştı. "Gerçekten kendimi çok kötü hissediyorum, canın çok acıyor ve hepsi benim suçum." yanıma oturduğunda ona uzanıp yanağını okşadım. "Sadece biraz uyusam hemen geçer, senlik bir şey yok anlıyor musun? Seni durdurmayan ve dün olan her şeyi başlatan kişi bendim, kendini suçlama ve benim için endişelenme. Öğlene kadar uyanmış bile olurum anlaştık mı?" diyerek onu rahatlatmaya çalıştığımda en azından daha az pişman görünüyor gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çift Kişilik [Tamamlandı]
Romance[1. Kitap Tamamlandı] Ben, Sina Dağhan Sağyaşar. Bu size uzun geldiyse bana kısaca Sina diyebilirsiniz. Ancak "Siğna" şeklinde uzatarak okumazsanız gerçekten sevinirim. Bu konuda biraz takıntılıyım. Sina, Arap Yarımadasının Mısır ile birleştiği yer...