27.Bölüm | Sessizliğin Içindeki Sır
Koltuktan kalkmayı başarabilmem gerçekten çok uzun sürdü. Uraz'ın söylediklerini bir türlü sindirememiş, dediklerine bir türlü anlam verememiştim. Uraz söylediklerinde ciddi miydi yoksa bunu beni korkutmak için mi yapmıştı? Eğer amacı beni korkutmaksa bunu kesinlikle başarmıştı. Korkudan ölmek üzereydim, onu kaybetekten o kadar çok korkuyordum ki uzun bir süre titrediğimi bile fark etmemiştim.
Sina, bence Uraz birazda olsa gözünü korkutmak istemiş olabilir. Bence hiçbir şey olmamış gibi yapmalısın.
Hiçbir şey olmamış gibi yapmaya karar vererek ayağa kalktım ve mutfağa doğru yürümeye başladım. Ani duygu değişimlerim beni artık beni korkutur bir haldeydi. En kısa zamanda bununla ilgilenmeliydim. "Umut, soğanları sen doğra, baban büyük doğruyor." sessizce Nermin Annenin yanına yürüyüp ne yaptığını inceledim. Sanırım balkabağı çorbası, patates salatası, közlenmiş biber ve patlıcan mezesi, bulgur pilavı ve tarator yapıyordu. Bunları kısa bir incelemeyle anlamış olmak tamamen tecrübelerimin getirdiği nimetlerdi.
"Nermin Anne, bulgur pilavını ben yapayım mı? Ya da başka bir şey mi yapayım?" dediğimde Nermin Anne gülümseyerek bana baktı. "Güzel kızım, sen istersen hiç zahmet etme. Hem elbisen çok güzelmiş, kirlenmesin. Ben hallederim." başımı hayır anlamında iki yana sallayarak, askılıktaki önlüklerden birini alıp üzerime geçirdim. "Benim için zahmet olur mu hiç? Ben bütün gün yemek yapıyorum zaten, hem bundan da büyük bir zevk alıyorum." derken çoktan ocak başına geçmiştim.
Umut başını dikleştirerek, "Görüyor musun baba, gelinin ne kadar hamarat." derken sanırım babasıyla arasını düzeltmeye çalışıyordu. Bunu benim üzerimden yapması çok mantıklı değildi çünkü Ahemet Bey Babacığım beni pek sevmezdi. Ahmet Bey Babacığım dudaklarını büzerek, "Öyledir benim gelinim, sende bu iki hafta boyunca yengenden bir şeyler kap." dediğinde bu beni şaşırtmıştı. Ahmet Baba benim giyim tarzımdan hiç hoşlanmazdı, ukala olduğumu, huysuz olduğumu, burnumu her şeye soktuğumu ve sürekli sorun çıkardığımı durup durup söylerdi. Beni bu kadar eleştirmesine rağmen kızının yanında bana iltifat vari şeyler söylemesi hoşuma gitmişti.
Umut, "Peki babacığım, sen nasıl istersen." derken sesi neşeli geliyordu. Sanırım babasının onunla konuşması bile aralarındaki bir gelişmeydi. Neden kavga ettiklerini Uraz anlatmamıştı ama bunu çok merak ediyordum. Müsait bir zamanda kesinlikle bunu Umut'a soracaktım. Uraz etrafta görünmediğinden nerede olduğunu merak etmiştim, bunu da kesinlikle Umut'a soracaktım. Hemde şu anda soracaktım. "Umut, abin nerede? Yani biz içeride oturuyorduk ve birden gitti." dediğimde Nermin Anne ve Ahmet Baba bakışlarını bana çevirdi. "Yani birazcık tartıştık, o da sinirle gidince... O yüzden merak ettim." dediğimde ikisi de Umut'a baktı. Garip bir çiftti. "Abim etlerin yanına ciğer almaya gitti. Yengem ciğer ızgarayı çok seviyormuşya ondan. Hem Sadık Abimde ciğer sevdiğinden ikisi için ciğer almaya, kasaba gitti." gülümsedim. Kavga etmiş olabilirdik ancak hâlâ beni düşünüyordu.
"Güzel kalpli oğlum benim, karısıyla tartışsa bile yine onu düşünüyor." Nermin Anne gülümseyerek balkabağını doğramaya devam etti. Ahmet Baba da bıyık altından gülerek -gerçekten bıyıklarının altından gülüyordu- önündeki turşuları doğruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çift Kişilik [Tamamlandı]
Romance[1. Kitap Tamamlandı] Ben, Sina Dağhan Sağyaşar. Bu size uzun geldiyse bana kısaca Sina diyebilirsiniz. Ancak "Siğna" şeklinde uzatarak okumazsanız gerçekten sevinirim. Bu konuda biraz takıntılıyım. Sina, Arap Yarımadasının Mısır ile birleştiği yer...