1.Bölüm | Tanışıyor Muyuz?

2.8K 144 855
                                    

1. Bölüm - Tanışıyor muyuz?

Anahtarım, cüzdanım, çantam ve bilgisayarım. Her şeyi aldığıma emin olduktan sonra etrafa son bir kez baktıktan sonra gitmeye hazır olduğumu düşünüyordum. Mavi bantlı ayakkabılarımı giyip, son bir kez aynanın karşısında kendime baktım ve hazır olduğuma kesin bir kanaat getirerek daha fazla oyalanmadan çantalarımı elime alıp, yatak odasından çıktım.

Merdivenlerden inerken her sabah olduğu gibi bu sabahta duvardaki resimlere bakarak o anlarda ne kadar mutlu olduğumu düşündüm. Koridorda ilerleyip kapının önüne geldiğimde anahtarımı da alıp çantama koydum. Tam kapıyı açıp çıkacağım sırada ceketimi yukarıda unuttuğumu fark ettim.

Mayıs ayında olduğumuzu ve senin işe arabayla gidip geleceğini göz önüne alırsak ona ihtiyacın olmadığını sende biliyorsun Sina.

Ceketimi alma ihtiyacı duymadan evden çıktım. Asansöre binip garaja indiğimde biraz yürüdükten sonra arabamın yanına gelebildim. Çantalarımı arka koltuğa yerleştirip arabaya bindim. İşte çoğu zaman yorucu ama bana zevk veren bir başka gün daha başlamıştı. Hayatımı seviyordum. Yani içinde bana kaos yaratmayan kısmını gayet seviyordum. İşimi yaptığım, mutlu olduğum, eğlendiğim ve kendime vakit ayırdığım her an bana iyi geliyordu.

İşte bu yüzden elindekilerin kıymetini bil Sina.

Yaşadığım için, sağlıklı olduğum için ve mutlu olduğum için bir kez daha şükrettim. Son iki haftadır mutlu olmak bana çok iyi gelmişti ve bozulsun istemiyordum. Bu mutluluğumun bozulmaması içinse her şeyi yapmaya hazırdım. 

Trafiğin, alışılmış İstanbul trafiğinden daha az yoğun olması gerçekten şanslı bir günümde olduğumun işaretiydi. Tahminimce kırk beş dakikaya restoranda olurdum. Zaten ev ve restoran arası mesafe pek fazla değildi. Tahmin ettiğim gibi kısa sürede restorana vardım. Arabayı park edip çantamı ve bilgisayarımı arka koltuktan aldım. Elimdeki çantalarla içeri girdiğimde çoktan servis için her sabah rutin olarak yapılan hazırlıkların başladığını gördüm. "Kolay gelsin arkadaşlar." Öykü, vazolara çiçek doldurma işini bırakıp bana gülümseyerek el salladı. "Günaydın Sina Hanım, Melis Hanım sizi mutfakta bekliyor." ona teşekkür edip beni bekleyen Melis'in yanına, mutfağa gittim.

"Sina, bugün çok önemli bir görüşme yapmak üzere Tuna buraya geliyor. Dün gece rezervasyon yaptırmış." vay canına ne kadar güzel bir karşılamaydı bu(!)

"Sana da günaydın Melis."

Bana gözlerini devirip konuşmaya devam ettiğinde Melis ile olan ilişkimi gözden geçirmem gerektiğini düşünmeye başlamıştım. "Konu ciddi. Ben Tuna'nın yakın zamanda geleceğini bilmiyordum ama şimdi burada. Eğer hâlâ kafandaki o saçma planı uygulamak istiyorsan seninle arkadaşlığımı bitiririm bunu bilmiş ol." Melis her zaman otoriter bir insandı. Bu onu tanıdığım ilk andan beri böyleydi çünkü babası onu böyle yetiştirmişti.

Melis, Gündüz Karakaya'nın ilk kızı ve ilk varisiydi. Onun herkese ve her şeye karşı temkinli durması, iradesini asla kaybetmemesi gerekiyordu. Eğer o yıkılırsa her şey yıkılırdı, ona öğretilen şey buydu. Ve değer verdiği insanları canı pahasına korumak ona doğuştan verilen bir özellikti.

"Tuna'nın geleceğini senden önce biliyordum zaten," onun yanına gidip kulağına eğildim. "Melis etrafta çalışanlar var. Konuşurken daha dikkatli olmalısın." yanından ayrılıp odama doğru yürümeye başladığım sırada o da peşimden geliyordu. "Tamam, özür dilerim. Ama sen -bu ne kadar saçma olsa da- Tuna ile-" Melis'in acilen bu konuyu kapatması gerekiyordu.

Çift Kişilik [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin