Bazen düşünüyordum. Eğer böyle bir hayatım olmasaydı, eğer daha farklı bir yaşantım olsaydı onunla bir şansım olabilir miydi?
Beni sever miydi? En azından arkadaş olabilir miydik? Yoksa bizim kaderimizde hep bu mu vardı? Düşmanlık, kavga, dövüş. Hayatımız farklı olsa yine böyle mi olurduk?
Belki de bu kadar kötü olmazdı. En azından toparlayabileceğimiz bir şeyler illaki olurdu. Şimdiki halimiz ile hiçbir umudum yoktu. Beni sevebilecek olma ihtimali, bu kavgaların bitme ihtimali, bizim mutlu olma ihtimalimiz yoktu.
Yine de onu sevmek bana göre dünyanın en güzel olayıydı. Varlığı kalbimi ısıtmaya yetiyordu. O güzel gülüşünü bana sunmasa da mutlu olmam bana yeterdi.
"Beni takip etme." Dedi adımlarını durdurarak. Doğal olarak ben de durdurdum. Bana doğru çevirdi bedenini. Sarı suratı kıpkırmızı olmuştu sinirden.
"Evime gidiyorum ben. Seni ne takip edeyim şizofren." Yalandı. Onu takip ediyordum. İstesem diğer yoldan giderdim.
"Niye karıştın ki? Sana ne?" Terslenerek konuşan bedenle adımlarımı durdurdum. Geri zekalı ben olmasam dayak yiyecekti hâlâ konuşuyordu.
"Ergen ergen tavır alma amına koyarım ha."
"Sana da mı bulaşsınlar istiyorsun? Bilmiyor musun o piçleri sen? O Selim itinin egosunu zedelediğin an sana da bulaşacak."
Zerre umrumda değildi. O dayak yerken izleyecek miydim? Kavgalarımızda bile ona başkasının vurmasına dayanamazken seyirci mi kalacaktım. Ona kimse dokunamazdı. Ben bile kavgalarımızda yavaş vurmaya çalışıyordum. Onun canı bir yandığında benim ki bin yanıyordu.
"Umrumda değil Uğur. Ayrıca senlik de bir mesele yok ortada. Babanın olayı yüzünden dayak mı yiyecektin?"
"Babamın meselesi, benim meselem. Ona tek laf bile ettirmem ben. Gerekirse babam için öleceğimi sen de çok iyi biliyorsun."
Biliyordum. Bu da beni çok korkutuyordu. Babasının işleri yüzünden bir gün başına bir iş gelecekti. Bugün ya da yarın ona bir şey olacaktı. Bu beni çok fena korkutuyordu.
"Babana anlat bu olanları. Beni söylememe gerek yok. Ama saklama sakın. Babanın canını yakmak için seni kullanabilirler."
"Sana da bulaşacaklar. Sen ne yapacaksın?" Bir anlığına beni düşünmesi kalbime sıcaklık yaydı sanki.
"Beni mi düşünüyorsun sen küçük kurt?" Dememle göz devirdi. Onu alaya almasam ciddi sanardım çünkü. Beni düşünmesi benim için imkansız bir olaydı çünkü. Yine de düşüncesi güzeldi.
"Ne kadar tehlikeli olduklarını ben kadar sen de biliyorsun."
"Biliyorum. Bir şey olmaz. Dağ başında yaşamıyoruz sonuçta."
Yine de endişelenmiyor değildim. Kendimden dolayı değil, onun için. Başına bir şey gelir diye endişeleniyordum.
"Selim iti bu. Ne yapacağı belli olmaz." Dediğinde çoktan mahalle ayrımına gelmiştik. Ayrılacaktık burdan sonra. Ne ara gelmiştik ki buraya kadar? Onu bırakmayı istemiyordum ben. Duramaz mıydık biraz daha?
"Haklısın. Sen de dikkat et. Herifin babasının arkası sağlam. Adam bile öldürür o şerefsizler." Bizim mahalleyle çok sorunları yoktu. Babam anlaşırdı hatta onlarla ama olayları çok büyüktü. Kavgaları yumrukla değil, silah, bıçakla ediyorlardı. Adam öldürmekten çekinmeyen tiplerdi.
"Ederim." Dediğinde arkasını döndü ve kendi yoluna doğru ilerledi. Arkasından baktım bir süre. Gitmesini istemediğim halde kal diyemedim. Bizim muhabbet edecek bir durumumuz yoktu sonuçta.
Arkasından baktığım sırada birden bana doğru döndü. Ona bakıyor olduğumu gördüğü için ne yapacağımı bilemedim ve bağcıklarımı bağlıyormuş gibi yere eğildim.
"Hazan!" Dediğinde kafamı kaldırıp ona baktım. Yüzünde küçük bir tebessüm vardı. Bana mıydı bu? "Teşekkür ederim bugün için." Dedi. Ayağa kalktım. Gülüşüne aynı samimiyetle karşılık verdim.
Bir süre o şekilde durduk. Ne kadar sürdü bilmiyorum. Kafama aldığım darbe yüzünden gözlerim kararana kadardı sanırım.
••••
Geçiş bölümüydü.
AZ KALDI KAVUŞMAYAAAAAA
Bölüm çok uzun oldu. 5 saniye falan sürdü hatta. Dinlenerek okuyun lütfen 😊
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜLTEPE|BXB
Short Story-TAMAMLANDI- "Hazan ya söyle ya da burdan sağ çıkamayacağımı bildiğim hâlde kavga çıkarırım." Bu halleri bana kafayı yedirecekti. Belli ki ben de ona kafayı yedirmiştim. Buraya gelmesinin başka sebebi olamazdı. "Adımı ağzına alma. Siktir git ölün ç...