İtalik yazılar karakterlerin iç sesleri olarak yazıldı.
Elinde kahvesiyle içeri giren Jimin, anlamazca iş arkadaşına bakarak kaşlarını havalandırdı. Jungkook, telefonun ekranına bakarken elleriyle tuhaf tuhaf hareketler yapıyordu. "Tiktok dansı falan mı yapıyorsun, Jungkook?" alayla konuşarak arkadaşının yanına oturdu. "Hayır. İşaret dili öğrenmeye çalışıyorum." Jungkook, odağını ekrandan kaydırmadan arkadaşına cevap vermişti.
Jimin, dikelerek dirseklerini dizlerine yasladı ve şaşkıca arkadaşına bakmaya başladı. "Şu hasta kız için öğreniyorsun değil mi? Gerek var mıydı buna? Kız yazmayı biliyor ne de olsa. İki üç ay sonra hastaneden ayrılacak zaten." Jungkook, telefonun ekranını kapatarak bakışlarını yanında oturan arkadaşına odakladı. "Areum'u daha iyi anlamak istiyorum. Ayrıca o'nun gibi konuşma engelli hastalar gelebilir hastaneye, öğrenmekte fayda var."
Jimin, gülümseyerek kahve bardağına sardığı elinin tekini Jungkook'un omuzuna yaslayarak bir kaç kez patpatladı. "Haklısın." Jungkook, yerinden kalkarak telefonu cebine sıkıştırdı. "Ben bir Areum'a bakayım." Jimin, gülümseyerek başını salladı. Jungkook, dinlenme odasından çıkarak yukarı-Areum'un odasına çıktı.
Kapıyı tıklatıp bir süre beklemenin ardından içeri girmişti. Areum, cam kenarında durmuş dışarıyı izliyordu. Tam hastanenin karşısında bir oyun parkı vardı, parkta oynayan çocukları izledikçe kendini daha acınası hissediyordu. Psikolojik açıdan çökmüş durumdaydı. Babası o'nu bir çok psikoloğa götürsede tedaviler hiç bir işe yaramamıştı.
"Merhaba, Areum. Bugün nasılsın bakalım?" kızın yanına geçtiğinde güzel yüzüne bakarak neşeyle konuştu, Jungkook. Areum, hiç bir tepki vermemişti. Kendimi berbat hissediyorum fakat bunu dile bile getiremiyorum.. Jungkook, uzun süre cevap alamadığında çömelerek ellerini kızın tekerlekli sandalyesinin kol yaslama kısımlarına sabitledi.
"Oyun parkına gidelim ister misin?" Areum, bakışlarını yavaşça Jungkook'a odaklayarak bir süre düz ifadesiyle o'na baktı. Gitsem ne yapacağım ki? Jungkook, gülümseyerek kızın önüne düşen saç tutamlarını kulağının arkasına sıkıştırdı. "Eğer bir yere gitmek istersen bana bildirmen yeterli." Areum, önüne dönerek salıncakta sallanan çocukları seyretmeye devam etti.
Jungkook, bir süre sonra çömeldiği yerden kalkarak akıllı saatini kontrol etti. "Fizik tedavi vakti." tekerlekli sandalyenin tutacaklarından kavrayarak kız ile birlikte odadan çıkıp tedavi odasına geçti. Kızı kucağına alarak bobath yatağına yatırdı. Tekerlekli sandalyeyi bir kenarı sürüp kendine alan açmıştı. Kıza fizik tedavi hareketlerini yaparken bir yandan da konuşmaya başladı.
"Biliyor musun senin gibi omurilik felci olan bir hastam vardı. İki yıl önce 12 yaşındaydı. Bir süre tedavi gördükten sonra koltuk altı değnekleri yardımıyla yürümeye başladı. Yatış süresi bittiğinde bu hastaneden başka bir hastaneye nakledildi. Yaklaşık bir ay önce sağlığına geri kavuşmuş bir şekilde beni görmeye geldi." gülümseyerek kıza baktı.
"İyileşmek için çok hevesliydi. İstedi ve başardı. Eminim ki sende yakın zamanda iyileşeceksin. Sadece umut et ve iste. İyileşmeyi iste."
.
.
.Öptüm seni şap şup mwwah :)♡