Areum, bahçede durup etrafa bakınırken aklında dönen düşüncelere karşı savaşıyordu. Son zamanlarda Jungkook'u düşünmeye başladığı gerçeği yüzüne vurdukça kendine sinirleniyordu. O sadece işini hakkıyla yapan bir sağlık çalışanı. İki ilgi gördün diye sürekli o'nu düşünmen acizce bir davranış. Komik duruma düşüyorsun.
Sinirle başını eğerek saçlarını karıştıracağı sırada eline değen tokalar ile kısa bir an öylece durmuştu. Tokayı yavaşça çekiştirerek çıkarttı, bir süre elinde duran şirin tokaya bakmıştı. Jungkook, bahçeye çıktığında kızın her zaman oturdukları bankın yanında durduğunu gördü. Gülümseyerek yanına ilerlediğinde kızın saçındaki tokayı çıkarttığını görmüştü.
Banka otururken gülümseyerek Areum'a baktı. "Saçların yine yüzünü kapatmış." elindeki tokaları alacağı sırada Areum, avucunu sıkıca kapatarak tekerlekli sandalyesini çöpün yanına hareket ettirdi. Avucun içindeki tokaları çöpe atarak Jungkook'a bakmadan bahçeden ayrıldı. Jungkook, kaşlarını havalandırarak bir süre kızın arkasından baktı.
Kendisine geldiğinde yerinden kalkarak kızın çöpe attığı tokaları almıştı. Avuç içinde duran tokalara bakarken kızın neden böyle bir şey yaptığını düşünüyordu. "Beğenmedi mi acaba?" moralsizce kendi kendine mırıldandı. Daha fazla orada durmaya gerek görmemişti, hastaneye girip dinlenme odasına geçti. Hala kızın neden böyle bir şey yaptığını çözmeye çalışıyordu.
"Jungkook!" Jungkook, omuzuna değer el ile bakışlarını avucunun içindeki tokadan çekerek yanında oturan arkadaşı Hyunjin'e odakladı. "Ne zamandır sana sesleniyorum. Neye daldın böyle?" Jungkook, sıkkınca bir nefes alarak önüne döndü. "Bir sorun mu var?" Jungkook, konuyu değiştirdiğinde Hyunjin, o'nu üstelemedi. "Hayır. Kafeteryada çay içiyorduk, sen de gelsene."
Jungkook, başını sallayarak yerinden kalkıp Hyunjin ile birlikte kafeteryaya ilerledi. O sırada Areum, kafeteryada oturan Jimin'in yanına giderek bir kaç dakika kendisiyle gelmesini istemişti. Jimin, yerinden kalkıp kız ile birlikte bahçeye çıkarken Jungkook ve Hyunjin kafeteryada oturan arkadaşlarının oturduğu masaya geçmişti. "Jimin, nerede?"
Hyunjin, merakla Soo-an'a bakarken konuştu. Soo-an hemen cevap vermişti. "Omurilik felçli bir kız vardı ya, Jungkook'un hastası olan. O'nunla birlikte bahçeye çıktı. Sanırım kız Jimin ile konuşmak istiyordu." Jungkook, merakla dikerelerek Soo-an'a baktı. "Ne zaman çıktılar?" Soo-an, kahvesinden bir yudum aldıktan sonra kendisine yöneltilen soruyu cevapladı.
"Siz gelmeden hemen önce." Jungkook, yavaşça başını sallayarak elinde çevirdiği tokaya baktı. Masada oturanlar birbirleriyle muhabbet etmeye devam ederken Jungkook, düşünceyle elinde çevirdiği tokaya bakıyordu. O sırada bahçede duran Jimin, merakla kendisini çağıran kıza bakıyordu. Areum, not defterine söylemek istediklerini yazarken boğazının düğümlendiğini fark etsede bunu bastırmaya çalıştı.
Not defterini Jimin'e doğrultarak okumasını bekledi. "Babamı arayıp bugün yanıma gelmesini söyleyebilir misiniz?" Jimin, kaşlarını havalandırarak merakla Areum'a baktı. "Neden Jungkook'dan istemiyorsun?" Areum, başını eğerek tekrar not defterine söylemek istediklerini yazdı. Kopardığı not defteri dalını Jimin'e uzattı.
"Babamın numarası. 0101-257-768." cevap beklemeden başını hafifçe eğip kaldırarak yanından ayrılmış ve odasına çıkmıştı. Yatağının üstünde duran kediyi gördüğünde içini hüzün kaplamıştı. Ağlamak istiyordu. Yavaşça yatağına ilerleyerek Cesur'a bakmaya devam etti. Başka bir hastaneye nakledildiğimde bu berbat duygudan kurtulabilecek miyim, Cesur?
Dudaklarını bir birine bastırarak ağlama isteğini bastırmaya çalışsada başaramamıştı. Yüz ifadesi çektiği acı nedeniyle şekil almaya başlarken başını eğerek ağlamaya başladı. İstediğim gibi çığlık atıp içimdeki zehri akıtamıyorum bile. İşte bu kadar acizim..
.
.
.
.Kurgu ve gidişat hakkında ne düşünüyorsun bakalım? Umarım bölümleri keyifle okuyorsundur.
Öptüm seni şap şup muahh (:♡