Elinin altındaki minik gri kediyi yavaş yavaş okşaması kediyi mayıştırarak uyumasını sağlamıştı. Areum ise her zaman ki karamsarlığı ile dışarıya bakınıyordu. Odasının hemen bir oyun parkının karşısında olması tesadüf mü yoksa kaderin bir cilvesi miydi? Tıklatılan kapı ile dalgınlıktan çıkarak başını eğip kucağında uzanan kediye baktı. Bir süre sonra kapı açılmış ve içeriye Jungkook girmişti.
Yatağın kenarına geldiğinde kenarıdaki sandalyeyi kendisine çekerek oturmuştu. Kızın ayak ucunda duruyordu. "Bügün nasılsın?" Areum, şaşkınca kaşlarını havalandırarak işaret diliyle konuşan Jungkook'a baktı. Jungkook, omuz silkerek kocaman gülmüştü. "Kalbine gidelim mi?" Areum, Jungkook'un yaptığı el hareketleri nedeniyle gülmüştü. Yaptığı işaretler ile söylediği cümleyle alakasız olduğu için bu komiğine gitmişti.
Jungkook'un gülüşü yavaşça solarken hayran hayran kızın yüzüne bakmaya başladı. İlk defa yüzünün güldüğünü görüyordu. "Gülmek sana çok yakışıyor." Areum, duyduğu şey ile yutkunarak eski ifadesizliğine döndü. Komodinin üzerinde duran not defteri ve kalemi alarak söylemek istediklerini yazdı. "Hareketi yanlış yapıyorsun."
Jungkook, kendisine doğrultulan not defterinde yazanı okuduğunda bakışlarını kaçırarak mahçupca gülümsedi. Areum, not defterine bir şeyler daha yazıp Jungkook'a doğrulttu. "Sana doğrusunu göstereceğim." Jungkook, başını sallayarak dikkatle kızı izledi. Areum, hareketin doğrusunu gösterdiğinde Jungkook, kızı taklit etti. "Daha yeni öğrendiğim için karıştırıyorum. Üzgünüm." dedi Jungkook. Hem işaret diliyle hemde sesli konuşuyordu.
Jungkook'un bu yaptığı Areum'u fazlasıyla mutlu etmişti. "Neden işaret dili öğrendin?" dedi Areum, işaret diliyle. Jungkook, hem sesli bir şekilde hemde işaret diliyle cevap vermişti. "Seni daha iyi anlamak için." Areum, başını eğdi. Daha önce birisi beni anlamak için bu kadar uğraşmamıştı. Jungkook, gerçekten duyarlı biri. Görüş açısının buğulaşmaya başladığında şaşırmıştı.
Yıllardır sonra ilk kez ağlıyordu, tıpkı ilk kez güldüğü gibi. Jungkook, kaşlarını havalandırarak kıza baktı. "Yanlış bir şey mi söyledim, Areum?" genç kız göz yaşlarını silerek başını kaldırıp Jungkook'a baktı. "Teşekkür ederim." Jungkook, mahçup gülümsemesi ile kıza bakarken elini yanağına yaslayıp sol gözünden akan yaşı silmişti. "Oyun parkına gitmek ister misin?" dedi Jungkook, sessizliği bozarak.
Areum, iki kez yavaşça başını salladığında Jungkook gülümsemişti. "Gidelim o halde!" neşeyle söylenerek yerinden kalktı, kızın kucağındaki kediyi rahatsız etmeden alıp yatağın ucuna koydu ve yatakta oturan Areum'u kucağına alarak tekerlekli sandalyesine yerleştirdi. Hastaneden çıkarak hemen karşısındaki oyun parkına gelmişlerdi.
Boş bankalardan birine oturup yanında duran kıza baktı, Jungkook. Genç kız her geçen gün daha fazla hayran bıraktırıyordu kendisine. Jungkook, kızın salıncağa binen çocukları izlediğini gördüğünde gülümseyerek konuşmaya başladı. "Binmek ister misin?" işaret dilini öğrendiği kadar kullanıyordu. Areum, bir süre kararsızca Jungkook'a baktıktan sonra başını olumsuzca iki yana salladı.
"Ama ben seni sallamak istiyorum. Hadi gidelim." Jungkook, yerinden kalkarak salıncağın yanına ilerlediğinde Areum, arkasında kalan Jungkook'a bakmaya başlamıştı. Beni önemsemesi çok güzel bir duygu fakat bu duygu eşliğinde neden kalbim acıyor? Jungkook, kızı kucağına alarak dikkatle salıncağa yerleşmesini sağladı. Salıncağın arkasına geçerek kıza hitaben konuştı. "Sıkı tutun!"
.
.
.
.Minik kızım Cesur (:
Bu arada asla düzgün durmadığı için fotoğrafını çekmek epey zor
Öptüm seni şap şup muahh (:♡