Jungkook, kucağındaki kızın bobath yatağına uzanmasını sağlayıp geri çekilirken gülümseyerek derin bir nefes verdi. "Şimdi sana bir kaç fizik tedavi hareketi yapacağım. Eğer canın acırsa önlüğümü çekiştir, tamam mı?" Areum, başını sallayarak Jungkook'un hareketlerini izlemeye başladı. Jungkook, dikkatle fizik tedavi hareketlerini uyguluyordu.
"Canın acıyor mu?" Jungkook, bakışlarını kıza odaklayarak merakla o'na baktı. Areum, başını olumsuzca iki yana salladığında Jungkook gülümseyerek önüne döndü. Bir kaç fizik tedavi hareketi uyguladıktan sonra hareketlerini durdurarak kıza baktı. "Şimdi biraz elektrotrapi uygulayalım."
Odada duran tens cihazının olduğu tekerlekli masayı kızın yanına sürükledi. Bantları bacakların belirli bölgelerine yapıştırarak cihazı çalıştırdı. Cihaz çalışır çalışmaz verdiği elektirikten ötürü bacaklar kısa bir an hareket etmişti. "Ne zaman omurilik felci oldun?" Areum, kendisine yöneltilen soru nedeniyle bakışlarını fizyoterapistine odakladı.
Yaklaşık iki ay önce ailesiyle gittiği seyehatte trafik kazası geçirmişlerdi, bu kazanın sonucunda üvey annesi ve baba kazadan minik sıyrıklar ile kurtulurken Areum, aldığı darbe nedeniyle omirilik felci olmuştu. İki parmağını kaldırdığı elini Jungkook'a doğrulttu. "İki yıl önce?" kız başını olumsuzca iki yana salladı. "İki ay önce?" kızdan onay aldığında gülümseyerek başını salladı.
"Henüz yeni bir durum olduğu için iyileşme olasılığın çok yüksek." Areum, bir şey söylemedi. "İlk defa mı fizik tedaviye geliyorsun?" genç kız, başını onayla salladı. Elektrotrapi bittiğinde Jungkook, cihazı kapatarak aldığı yere götürdü. "Bugünlük tedavinin sonuna geldik. Şimdi, bahçeye çıkmak ister misin?" dedi, kızı tekerlekli sandalyesine yerleştirirken.
Areum, her zaman ki ifadesizliğiyle fizyoterapistine bakarken başını onayla salladı. Jungkook, kıza bakarken güzel gülümsemesini yüzünden asla eksik etmiyordu. Hastalarına fazlasıyla önem verir ve onların moralinin yerine gelmesi için elinden geleni yapardı. İşinde gerçekten iyi bir fizyoterapistti. Genç kızla birlikte tedavi odasından çıkarak bahçeye inmişlerdi.
Boş banklardan birinin yanına gidip tekerlekli sandalyeyi tam yanına yerleştirdi. Banka otururken kıza bakıyordu. Areum'un içine kapanık biri olduğunu anlaması pek zor olmamıştı. Böyle olmasındaki etkenlerden birinin hastalıkları olduğunu tahmin edebiliyordu. Yüzü ifadesiz dursada Jungkook, o'nun üzgün olduğunu düşünüyordu.
Genç yaşında tekerlekli sandalyeye mahkum kalması Jungkook'u üzmüştü. Her hastasına böyle hassasiyet ile yaklaşıyor ve onları iyileştirmek için elinden geleni yapıyordu. "Kaç yaşındasın, Areum?" genç kız duyduğu soru ile bakışlarını Jungkook'a odaklayarak ellerini havaya kaldırdı. İki kez on, bir kez dört parmağını gösterdiğinde Jungkook, gülümsemişti.
"Ben de 28 yaşımdayım." Areum, önüne dönerek bahçede dolaşan hastalara bakmıştı. Hastanelerden, yaşamından ve bir çok şeyden nefret ediyordu. Birilerine muhtaç kalmanın hissettirdiği berbat duygu ile yaşamak her geçen gün daha fazla yaşamaktan bezdiriyordu. Ortalıkta böyle sürünmektense ölmeyi diliyordu. Derin bir nefes alırken karşısında duran yeşilliklere bakıyordu. Aniden sertçe esen rüzgar nedeniyle ağaç dallarını birbirine sürterek hafif bir hışırtı sesi çıkmıştı. "Hava soğumaya başlıyor. Odana götüreyim seni."
.
.
.
.