Areum, bahçede her zamanki yerinde durup etrafa bakınırken dün olanları düşünüyordu. Jungkook'un kendisinden hoşlandığını söylemesi o'nu hem mutlu etmiş hemde üzmüştü. Üzülmesinin sebebi o'na uygun olmadığı düşüncesiydi. O'na uygun olmadığını düşünüyordu çünkü aralarında ki ilişki hiç bir zaman normal bir sevgili ilişkisi gibi olmayacaktı.
Benim engellerim var diye düşünüyordu. Halbuki bu engeller Jungkook'un umrunda bile değildi. O sadece özgürce Areum'u sevmek istiyordu. Doyasıya o'na bakmayı, o'nu öpmeyi ve o'nu mutlu etmeyi istiyordu. Her daim ifadesiz yüzünün sürekli gülümsemesini, koca ve parlak gözleriyle neşeyle kendisine bakmasını istiyordu. Areum'un aklına gelen öpücük ile parmakları istemsizce dudaklarına değdi.
Jungkook, kendisini öptüğünde kalbi hiç olmadığı kadar hızlı atmaya başlamıştı. Kalp krizi geçirecek gibi hissetsede bu o'nu mutlu etmişti. "Ben de seni arıyordum." Areum, duyduğu ses ile yanına oturan Jungkook'a odakladı bakışlarını. "İlk önce şunları takmama izin ver." Jungkook, elindeki çilekli tokaları kızın saçlarına takarak gülümsedi. "Minik tatlı çilek kız."
Yüzünü şirince buruştururken işaret parmağıyla kızın burnuna dokundu. Areum, utandığı için bakışlarını kaçırarak yutkundu. Jungkook, kızın utandığını görünce ne kadar şirin gözüktüğünü düşünmüştü. "Hafta sonu müsaitsen benimle randavuya çıkar mısın?" Areum, duyduğu şey ile şaşkınca Jungkook'a baktı. "Sevgililer böyle yapar."
Areum, duyduğu şey ile daha fazla şaşırmıştı. "Biz sevgili miyiz?" dedi Areum, işaretleriyle. Jungkook, eğilerek yüzlerini hizaladı. "Evet. Senin gibi güzel bir kadının sevgilisi olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum. Biliyor musun, daha önce hiç bu kadar şanslı olmamıştım." Areum, alt dudağını ısırırken yüzünde hafif bir tebessüm belirdi, utangaç bir şekilde bakışlarını kaçırdığında Jungkook, gülmüştü.
"Tanrım.. Çok tatlı." önüne dönerken mutlu bir şekilde söylendi. "Pekâlâ. Ne diyorsun teklifime?" Areum, iki kez çekingence başını sallayarak gülümsedi. Jungkook, tek bacağını katlayarak tamamen kıza doğru döndü. Dirseğini bankın sırt yaslama kısmına, çenesini ise eline yaslayarak kızı izlemeye başladı. Her zerresine hayrandı. "Biliyor musun? Bana bakıp gülümsediğinde tarif edemeyeceğim bir şekilde mutlu oluyorum. Hep böyle gülümse olur mu?"
Areum, bakışlarını Jungkook'a odaklayarak bir süre yumuşak ifadesiyle o'na bakmıştı. "Sen bana hep böyle bakarsan ben de sana hep böyle gülümserim." dedi Areum, işaretleriyle. Jungkook, gülümseyerek elini kızın yanağına yaslamıştı. Areum, elini Jungkook'un elinin üstüne koyarak baş parmağıyla yavaşça okşamıştı. "Eğer bu bir rüyaysa ölene kadar bu rüyada sıkışıp kamayı diliyorum. Tanrım.. Lütfen bu kulunu kırma."
Areum, gülümseyerek bakışlarını kaçırdı. Yaşamı boyunca ilk defa kalbi atıyormuş gibi hissediyordu. "O güzel gözlerini gözlerimden ayırdığın her an nefesim kesiliyor gibi hissediyorum. Lütfen bana bak." Areum, derin bir nefes alırken bakışlarını Jungkook'a odakladı. "Seni yavaşlatacağım diye korkmuyor musun?"
Jungkook, başını olumsuzca iki yana sallarken yavaşça kızın yanağını okşuyordu. "Koşmayı hiç bir zaman sevmedim. Hayatımın sonuna kadar yavaş ilerlemek istiyorum." Areum, ağlamamak için alt dudağını ısırsada bir faydası olmamıştı. Sol yanağından süzülen yaş yavaşça aşağı süzülerek Jungkook'un baş parmağına değdi.
Üzüldüğü için değil aksine daha önce hiç hissetmediği kadar mutlu olduğu için ağlıyordu. Jungkook, kızın göz yaşını silerken yerinden kalkıp sıkıca o'na sarılmıştı. "Bundan sonra neşeyle gülmen için elimden gelen her şeyi yapacağım. Sana söz veriyorum, bunca zamandır çektiğin kötü şeylerin acısını gülerek çıkartacaksın, çilek kız."
.
.
.
.Öptüm seni şap şup muahh (:♡