"Devam et." Jungkook, tedbirli bir şekilde kollarını iki yana açmış kendisine gelen Areum'a bakıyordu. Aralarında az bir mesafe vardı, kız yere düşse hemen yakalayabilecek yakınlıktaydı. Areum, yavaş ve temkinli bir şekilde ilerliyordu. Jungkook ile arasında bir adım kala dengede duramamıştı, düşeceği sırada Jungkook, sıkıca kızın beline sarılarak düşmesini engelledi.
Areum, refleks olarak kollarını genç erkeğin boynuna doladığında Jungkook, dikelerek kızın ayaklarının yerden kesilmesini sağladı. Kucağındaki kızla birlikte odadaki koltuğa ilerleyerek oturmasını sağladı. Areum'un önünde çömelerek ellerini kızın iki yanından koltuğa sabitledi. "Çok iyi gidiyorsun." Areum, sevinçle gülümsemişti.
"Yakında beraber yürüyebileceğiz." Jungkook, onayla başını salladı. "İyileştiğinde her gün beni görmeye gelirsin değil mi?" Areum, aklına dank eden şey ile yüzünü asmıştı. "İyileşirsem taburcu olacağım değil mi?" Jungkook, mahçupca gülümserken onayla başını salladı. "Seni bu kadar sık göremeyeceğim.." Jungkook, kızın elini tutarak güven verircesine hafifçe sıktı.
"Bu kadar sık olmasada görüşeceğiz. Ara sıra sen gelirsin beni ziyarete, ara sıra ben. Belki taburcu olduktan sonra benimle yaşamaya başlarsın?" Jungkook, son cümlesini söylerken utangaç bir şekilde bakışlarını kaçırmıştı. Areum, duyduğu şey ile şaşkınca Jungkook'a baktı. Utanınca gerçekten şirin gözüküyor. Areum, hafifçe Jungkook'un kolunu dürtüp kendisine bakmasını sağladı.
"Fena fikir değil. Böylece her gün buluşabiliriz." Jungkook, gülümseyerek bir süre Areum'a baktı. "Çok güzelsin. Yüzüne baktıkça bakasım geliyor." Areum, avuç içlerini Jungkook'un yanaklarına yerleştirerek hafifçe baskı uygulamış ve dudaklarının büzülmesini sağlamıştı. "Hislerimiz karşılıklı." sadece dudaklarını oynatarak konuştuğunda Jungkook, kızın dudaklarına odaklanarak okumaya çalıştı. Ne dediğini anlamıştı.
"O hâlde benim yakışıklı olduğumu düşünüyorsun?" Areum, gülümseyerek başını salladı. Bir kaç saniye sonra dudaklarını, büzdüğü dudaklara bastırdı. Jungkook, geri çekilen kıza bakarken sevinçle gülümsüyordu. "Önceden karşına bakışlarıyla bile mutlu olacağın biri çıkacak deselerdi, buna hayatta inanmazdım. Şimdi ise bunu bire bir yaşıyorum. Bana ne yapıyorsun, Areum?"
Areum, gülümseyerek Jungkook'un saçlarını okşamaya başladı. Yumuşacıktı. "Bana da yaklaşık 4 ay önce, karşına biri çıkacak ve siyah beyaz dünyanı renklendirecek, solan umutlarını yeşertecek, neşeyle gülümsemesini sağlayacak deselerdi inanmazdım muhtemelen." Jungkook, gülümseyerek kızın ellerini elleri arasına alarak küçük bir öpücük kondurdu.
"Sana bu kadar iyi hissettirdiğimi bilmiyordum." Areum, sevinçle gülümserken ellerini kendisine çekip işaret diliyle konuştu. "Daha fazlası. Anlatsam sabahlarız." Jungkook, dişlerini göstererek genişçe güldü. "Sabahlayabiliriz. Hiç sorun değil." Areum, gülümseyerek başını bir kez salladı. "Peki. O hâlde bana hissettirdiğini güzel duyguları anlatamayaya başlayayı-" Areum'un dikkatini dağıtan şey tıklatılan kapı olmuştu.
"Müsaitsen gelebilir miyiz, Areum?" Jungkook, yerinden kalkarak kapıya ilerleyip açtı. "Huh, Jungkook-shi. Sen de mi buradaydın?" Jungkook, gülümserken başını sallayarak Jim-na'ya baktı. "Biz de Areum ile muhabbet etmek için gelmiştik ama müsait değilseniz gidelim." Jungkook, gitmeye yeltenen Samuel ve Jim-na'yı durdurdu. "Areum, müsait gelin lütfen."
Kızın içe kapanıklığından kurtulması için başka insanlarla sohbet etmesi iyi olur diye düşünüyordu, Jungkook. Bu yüzden elinden geldiğince Jim-na, Samuel ve katta ki hastalar ile muhabbete girmesini sağlıyordu. Jim-na ve Samuel, kızın yanına geldiklerinde durdular. Jim-na, Areum'un yanına otururken Samuel, tekerlekli sandalyesini koltuğun yanına sabitledi.
Jungkook, kollarını göğsünde birleştirirken kalçasını arkasında kalan yatağa yasladı. "Tedavin oldukça iyiye gidiyor gibi. Walker olmadan bile-az da olsa-yürüyebiliyorsun. Umarım kısa zamanda eski haline dönebilirsin, Areum." Areum, başını hafifçe eğip kaldırırken gülümseyerek Samuel'e bakıyordu. "Evet, ben de gördüm! Senin adına çok sevindim, Areum." Areum, mahçupca gülümseyerek başını eğip kaldırdı ve teşekkür etti.
Bakışlarını Jungkook'a odaklayarak işaret diliyle konuştu. "Söyleyeceklerimi onlarla sesli bir şekilde söyleyebilir misin?" Jungkook, onayla başını sallarken gülümsedi. Areum, Jim-na'ya bakarken işaret diliyle konuşmaya başlamıştı. "Bunca zaman yanımda olup bana moral verdiğiniz için, teşekkür ederim. Bugüne kadar hiç arkadaşım olmadığı için çoğu zaman size nasıl davranacağımı bilemedim. Umarım size karşı kaba bir davranışım olmamıştır. Bir gün yollarımız ayrılsa bile sizi her zaman hatırlayacağım."
Jim-na, dolan gözleri ile Areum'a bakarken daha fazla dayanamamış ve ağlamaya başlarken sıkıca yanında duran kıza sarılmıştı. "Ben de seni asla unutmayacağım, minik tatlı Areum!"
.
.
.
.Bölümleri önerdiğim şarkılar ile okursan daha iyi olur :)
Öptüm seni şap şup muahhh (:♡