21.bölüm

457 59 0
                                    

"Jungkook, delirmiş olabilir misin?" Jungkook, kahve bardağını yavaşça dudaklarından ayırırken dinlenme odasına giren Soo-an'a baktı. "Neden?" Soo-an, elindeki kahve bardağını masaya bırakırken ağzındaki sandviç lokmasını çiğniyordu. "Neden mi? Haftalardır şu bebeği yanında getirip götürüyorsun." Jungkook, rahatça arkasına yaslanarak bacak bacak üstüne attı.

"Oyuncak bir bebeği taşıyorum diye neden deli oluyorum?" Soo-an, gülerek kahvesinden bir yudum aldı. "Oyun oynmaya yaşını geçtiğini sanıyordum." Jungkook, omuz silkerek yerinden kalkıp karton bardağı geri dönüşüm kutusuna attı. "Oyun oynamak için yanımda taşımıyorum. Bana enerji verip iyi şans getiriyor." Soo-an, inanmazca bir Jungkook'a bir de elindeki çilek kıza bakmıştı. "Bu bebek mi sana enerji verip iyi şans getiriyor?"

Jungkook, onayla başını salladı. "Tabii enerji verip iyi şans getirir. Sonuçta Areum'un hediyesi." içeri giren Jimin, koltuğa ilerlerken neşeyle konuşmuştu. "Sen baya baya bu kızla ilgileniyorsun?" Soo-an, soru sorarcasına Jungkook'a baktığında genç erkek başını onayla salladı. "Evet. Areum'u seviyorum." Jimin, dişlerini temizlerken kısa bir an Soo-an'a baktı.

"Üç-dört aydır her gün beraberler, her hafta sonu beraber gezip tozuyorlar. İşaret dilini sırf Areum, için öğrendi. Sense bunu yeni mi anlıyorsun?" Soo-an, Jungkook'u yakından takip etmediği için bu kadar ciddi bir ilişki içinde olduğunu anlamamıştı. "Vay be! Aşka bak.. Bizim sığırda anca bana gül alsın." Soo-an, yüzü asık bir şekilde söylendiğinde Jimin ve Jungkook, kızın haline gülmüştü.

"Ben Areum'un yanına gideyim. Tedavi vakti geldi." Jimin, imayla gülerken Jungkook'a baktı. "Tabii, kesin tedavi içindir. O'nun haricinde asla kızın odasına gitmiyorsun." Jungkook, dudaklarını birbirine bastırarak bakışlarını kaçırdığında Jimin, gülmüştü. "Git hadi git, Areum'da seni bekliyordur." Jungkook, başını sallayıp dinlenme odasından çıkarak yukarı-Areum'un odasına çıktı.

"Kendi kendine egzersiz mi yapıyorsun?" demişti Jungkook, tekerlekli walker ile yürüyen kıza bakarken. Tedavisi fazlasıyla iyiye gidiyordu. Artık ayakları üzerinde durabiliyordu, genelde tekerlekli walker ile geziyor, tekerlekli sandalyeyi çok nadir kullanıyordu. Areum, Jungkook'u görür görmez sevinçle gülümsemişti. Yatağının yanına gider gitmez yatağın üzerinde uyuyan kediyi rahatsız etmeden oturarak Jungkook ile konuşmaya başladı.

"Egzersiz yapmak iyi geliyor." Jungkook, kızın yanına oturdu. "Böyle giderse bir aya kalmaz walker olmadan yürümeye başlarsın. Böyle devam et ama kendini fazla yorma olur mu?" Areum, başını salladı. "Tek başıma yürüyebilmek iyi hissettiriyor." Jungkook, anladığını belirtmek adına başını salladı. "Tamamen iyileştiğinde daha iyi hissedeceksin."

Areum, onayla başını salladı. İyileşmek için fazlasıyla çaba sarf ediyordu. Walker ile yürümeye başladıktan sonra gün boyunca sürekli geziyordu. Yorulduğunda vücudu kendisini uyarıyordu. Bir kaç kez bacakları dayanamayıp, yere düşmüştü. Bu durum moralini bozduğu kadar hırslanmasını sağlıyordu. Daha fazla iyileşmek istiyor, sınırlarını zorluyordu. "Fizik tedavi vakti. Gidelim mi?"

Areum, başını sallayarak walker'ın tutma kısımlarını kavrayarak yerinden kalktı. Yürümeye başladıklarında Jungkook, dikkatle kızı izliyordu. İlk günden bu yana gelişme kaydetmesi ve iyileşme çabasını gördükçe mutlu oluyordu. Fizik tedavi odasına indiklerinde Jungkook, kızın yatağa uzanmasına yardımcı oldu. "İyileştiğinde ilk olarak nereye gitmek istersin?" Areum, ilk aklına gelen yeri söylemişti.

"Annemin mezarına."

.
.
.
.

Öptüm seni şap şup muahh (:♡

ikigai • jjkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin