-WHAT HAVE I DONE?-

81 23 37
                                    

Yoongi, Hera'yı arkasından sarıldığı gibi geriye doğru çekmişti. Telaşla Hera'yı terasın zeminine bıraktı. Hera ağlayarak "Ne yaptığını sanıyorsun sen?!" diye çıkıştı. Ölürken bile rahat yok diye düşündü. Her şey ona karşıydı resmen. "Niye kurtardın beni diyorum sana!"

Yoongi omzuna vuran kıza baktı. Sahi, neden kurtarmıştı onu? Adını bile bilmiyordu, o kimdi ki? Sebebi neydi? Onu kurtaran insana ettiği küfürler geldi aklına. Kendisi niye böyle bir şey yapmıştı? O da ölmek için can atıyordu. Niye istediğini almasına müsade etmemişti?

Yoongi'yi düşüncelerinden sıyıran kapının sonunda kırılmış olmasıydı. Bayan Lee koşarak Hera'nın yanına çöktü. "Sedyeyi getirin çabuk!" Kanlı vücuduna göz gezdirmeye başladı. Sedye gelene kadar tehlikeli halde olan bir yeri var mı diye incelemeye çalışıyordu.

Yoongi biraz kenara çekildi. Hera'yı sedyeye koyarlarken aradan sıyrıldı ve odasına döndü. Bayan Lee, arkada kalan kanlı terasa baktı ve koşarak merdivenlerden indirilen Hera'yı takip etti. Kattaki asansöre bindiler. Bayan Lee, eline geçen bir şeyle Hera'nın karnına tampon yapmaya başladı. Çok fazla kan kaybetmiş olmasından dolayı Hera'nın yüzü beyazlaşmıştı.

Teni her zamankinden daha da soğumuş, birazcık iyileşme gösterdiği şeyleri yine yerle bir etmişti. Ölmek pahasına verdiği bu savaştan yine zararlı çıkmıştı. Yine yenilgiye uğramış, yine başkaları onun yerine karar vermişti. Yine birileri onu bu hayata mahkum etmişti...

Hera ameliyathaneye götürülmüş ve ameliyat için hazırlıklara başlanmıştı. Karnındaki yaralanmadan dolayı atılan dikişleri ikinciye patlamıştı. Bunun yanı sıra vücudundaki çoğu yerde de hasar oluşmuştu. Düşmenin etkisiyle çarptığı karnındaki hasar, daha da büyümüş ve aşırı kan kaybına sebep olmuştu...

Bayan Lee, ameliyathaneden verilen bilgi üzerine resepsiyona gitmiş. Masanın üzerindeki ajandadan bulduğu kan bankalarını tek tek aramaya başlamıştı. Hera'nın iki ünite kana ihtiyacı vardı. Ancak Bayan Lee yakınlarda olan bir kan bankası bulamamıştı. Aradığı yerler vaktinde ulaştıramayacaklarını söyleyip kapatıyorlardı. Bayan Lee, olduğu yerde volta atmaya başladı.

Yoongi odasından çıktı ve aşağı inmeye başladı. Hera'ya ne olduğunu merak etmişti. Ölmesine izin vermeyip, acısına acı kattığı için kendisini suçlu hissetmeye başlamıştı. Yerinde duramıyordu. Resepsiyona Hera'yı sormak için gittiğinde Bayan Lee'yi orada gördü. "Terastaki kıza ne oldu? İyi mi şu an?" dedi.

Bayan Lee yanıt alamadığı telefonu kulağından çekip yerine yerleştirdi. Olumsuzca kafasını salladı. "Maalesef, iyi değil. Çok kan kaybetmiş, iki ünite kana ihtiyacı var." Yoongi istemsizce "Hangi grup?" diye sordu. "0 Rh-." Yoongi iç çekti, "Ben verebilirim sakıncası yoksa."  dedi.

Bayan Lee, Yoongi'nin teklifi üzerine hızlıca onu kan alımı için götürmüş. Damar yolunu açmış ve makineye bağlamıştı. Sonunda Yoongi'den iki ünite kanı alan Bayan Lee, koşarak ameliyathaneye gitmiş ve paketleri teslim etmişti.

O sırada Yoongi'nin başında duran hemşire, damar yolundaki iğneyi çıkarmış. Pamuğu koluna bantladıktan sonra Yoongi'ye çikolata ikram etmişti. "Buyrun efendim, kan şekerinize iyi gelecektir. Yüklü miktarda kan verdiniz. Birkaç gün kendinize dikkat edin. Yaptığınız bağış için teşekkürler. Bir hayat kurtardınız."

Selam verip çıkan hemşirenin eline verdiği çikolatayı yerken beyaz tavanda göz gezdirdi. Mayışmış ve halsiz hissediyordu. Evet, hayat kurtarmıştı. Ama bu hayat; kendisi gibi ölmek isteyen birinin hayatıydı. "Kafayı mı yiyorum acaba?" dedi kendi kendine.

***
Hera'nın ameliyatı bir buçuk saat gibi bir süre içinde başarıyla bitirmişti. Yoğun bakıma geri götürülmüştü. Yoongi, o gece sabaha kadar iki saatte bir Hera'yı uzaktan ziyaret etmişti. Suçluluk duygusu her yanını sarmışken uyuyamıyordu. Yorgun olmasına rağmen ayaktaydı. İki saat tekrar bittiğinde, Yoongi odasından çıktı ve koridorun başına ilerledi.

102 numaranın önünde durdu. Yoğun bakımın camından vücudu -kalbi gibi- paramparça olan kıza baktı. Solmuş teniyle öylece yatıyordu.

Bayan Lee, Hera daha önce hipotermi geçirdiği için vücut ısısının hala düzelmediğini ve vücudundaki yaraların ikinciye zarar gördüğünü söylemişti. Kısaca üçüncüye boku yerdi. Yoongi durumunda bi' değişiklik olmadığını umarak terasa çıktı.

Anlaşılan, kimsenin burayı temizlemeye vakti olmamıştı. Herhalde, geceleri temizlik personeli olmadığından diye düşündü. Kanlı kapıdan geçip zemini kırmızı olmuş olan terasa çıktı. Sadece hava almak istemişti ama sanırım bu kötü bir fikirdi. Daha da bok gibi hissetmeye başlamıştı.

Terastan çıkmak için geri döndüğünde, gözüne kapının kenarındaki telefon ilişti. Eğildi ve telefonu yavaşça eline aldı. "O kızın olmalı." diye düşündü. Telefonun açma düğmesine bastı. Duvar kağıdı yoktu ve şifresizdi. Yoongi, kilidi olmamasına şaşırdı ama yine de açıp karıştırmadı. Telefonu cebine koydu ve terastan ayrıldı.

ALGOPHOBIAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin