-THE REASON: IT'S ME-

78 21 28
                                    

Hera, geçirdiği ameliyat sonrasında uzun süre kendine gelememişti. Yaklaşık otuz altı saat sonra uyanmış ve hayatta olduğu için içinden küfürler savurmuştu. Onun için her şey sürekli başa sarıyor gibiydi. Adeta bir döngünün içine sıkışıp kalmıştı.

Yoongi, Hera uyanana kadar onu düzenli ziyaret etmiş ve durumunu yakından takip etmişti. Belki de bunu suçluluk duygusunu bastırmak için yapıyordu. Hiçbir fikri yoktu. Yaptığı şeyin açıklamasını o da bulamıyordu. Kendine sorduğu soruları yanıtlayamıyordu. Boşluktaydı...

Yoongi, Hera'nın telefonunu terasta bulduktan sonra kendi odasındaki çekmeceye koymuş ve bir daha ellememişti. İyice düşündü ve en sonunda Hera'ya telefonunu vermek için akşam odasına gitmeye karar verdi. Akşam olduğunda odasından çıktı ve koridorun başındaki odaya ilerledi. Yoğun bakım ünitesinin şifresini girdi.

Kapının açılmasıyla Hera'nın odağı Yoongi'yi bulmuştu. "Burada ne işin var senin?" diye tersledi. Yoongi elini cebine attı ve telefonu çıkardı. "Terasta buldum." deyip telefonu uzattı. Hera, Yoongi'nin elindeki telefonu alıp ekranını açtı. Bildirim yoktu. Ekranı kapatıp yanındaki komodine bıraktı. "Teşekkürler."

Yoongi, mimikleriyle önemli değil dercesine işaret yaptı. Hera ile aralarında büyük bir sessizlik oluşmuştu. Hera, ne desem, nasıl küfür etsem de bu şerefsizden hıncımı çıkarsam diye düşünüyordu. Yoongi ise özür mü dilesem, çıkıp gitsem mi diye..

Aralarındaki ölüm sessizliğini bölen şey Hera olmuştu. "Bana neden böyle bir götlük yaptığını söyleyecek misin artık?" Yoongi, kendisine edilen küfür yüzünden kaşlarını çatmış bakıyordu. Özür dilemeyi düşünürken böyle bir tepki aklına gelmemişti. "Götlük mü?" diye vurguladı. Hera alayla "Kahraman olmayı falan mı bekliyordun?" dedi.

Yoongi, Hera'nın alaycı tavrına sinir olmuştu. Dilini kurumuş dudaklarında gezdirdi ve alayla güldü. "Hayır, bana göt diyecek cesareti nereden bulduğunu düşünüyordum." Hera dudaklarını büzdü. Düşünürmüş gibi yaptı. "Kendimde buldum."

Yoongi, yamuk bi' gülüş takındı, ellerini cebine soktu ve yatağa doğru birkaç adım attı. "Seni kurtardım diye kendini çok önemli bir şey falan mı sandın kızım sen?" Durdu ve karşısındaki gözleri dolmuş kıza baktı. Hera, bir şey söylemek istedi ancak aralanan dudakları hemen geri kapandı. Ne diyebilirdi ki?

Kendini bi' şey sanmanın lüzumu yoktu. Haklıydı. Ondan hesap soramazdı. O sırada oradaydı diye, mecburiyetten, kısaca insanı içgüdülerle kurtarmıştı işte. Büyütülecek bir şey yoktu. Onu tanımıyordu, tanımaya da niyeti yoktu. Ama yine de böyle demesi canını yakmıştı. Bir damla gözyaşı yanağından süzüldüğünde hemen kafasını eğdi. Ağladığını görmesini istemiyordu. Zaten yeterince aciz bir haldeydi.

Yoongi, bir şey söylemeden arkasını döndü. Burnundan soluyarak odadan çıktı ve sinirle terasa adımladı. Hera gözyaşlarına boğulmuş, hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. "Bir kalpsiz daha.." dedi sessizce. Burnunu çekti ve yorganına sarıldı. Uyursa geçecekti, unutacak ve devam edecekti. Öyle umuyordu.. Onun için uyumak; bu boktan hayattan bir süreliğine de olsa kaçmak demekti.

Yoongi dudaklarının arasına bi' dal yerleştirdi. Elini çakmağına siper etti ve sigarasını yaktı. Derin bir duman çekti içine. Hıncını sigaradan alır gibi içiyordu. Bir hışımla soludu çektiği dumanı. Soğuk havayla karışan duman yavaş yavaş gözden kaybolurken, gözlerini kapattı. Yutkundu. O acı tat yayılırken düşündü.

Hayat hep böyleydi. Beklemediğiniz yerden sizi vururdu ve siz ne olduğunu bile anlamadan o olayın ortasında bulurdunuz kendinizi. İşte, ona da öyle olmuştu. Kendisini kurtardığı için Namjoon'a ettiği tüm küfürler kafasında yankılanırken, bi' yandan da hiç tanımadığı birini kurtarışını düşünüyordu.

Hayatına burnunu sokmuştu. Kararına saygısızlık etmişti. Dışarıdan bakılınca bu kötü bir şey sayılmazdı. Ama olaylara bir de onun açısından bakmak vardı.. Onu bu hayatı yaşamaya mahkum etmişti. Kaçmaya çalıştığı yükleri tekrar üstüne atmıştı. Birinin hala nefes aldığı için kendine kızmasına sebep olmuştu. Tıpkı başkalarının ona yaptığı gibi o da birinin hakkına girmişti.

Şimdi de işin içinden çıkamadığı yetmiyormuş gibi kendine hakim olamayıp Hera'ya kötü davranmıştı. Kız zaten bok gibi hissediyordu, şimdi çok daha kötü hissediyor sayemde diye düşündü. Biten sigarasını terastan aşağı fırlattı ve Hera'yı yakaladığı yere baktı. Derin bir iç çekti. Elini saçlarına geçirdi ve kafasını sağa sola salladı.

"Sana bunu yaptıysam sorumluluğunu almalıyım. En azından, denemeliyim.." dedi.

ALGOPHOBIAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin