-I MUST KEEP YOU SAFE-

63 9 429
                                    

Eveeett, merhabalar herkese, ufak bir aradan sonra yeni bölümle karşınızdayım.

Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın.

Çok uzun bir bölüm oldu. Gözden kaçan yazım veya noktalama hatam olduysa özür diliyorum. Umarım beğenirsiniz.

Çayınızı, kahvenizi alın gelin. Hazırsanız başlayalım, keyifli okumalar! :3

Genç kız, yüzüne vuran güneş ışığından rahatsız olarak yerinde biraz kıpırdandı. Ancak sonrasında aklına gelen dün gece ile gözlerini hızla açtı. Gri tavanla karşılaştığında; yaşadıklarının rüya değil, gerçek olduğunu anladı. Kafasını yavaşça çevirdiğinde Yoongi'nin hala uyuyor olduğunu gördü.

Uyurken masum görünüyordu.

Farkında olmadan beyaz tenli çocuğu izledi bir süre. Genç kızın aklına dün Yoongi'nin ona söyledikleri geldi. Söylediklerinde samimi miydi yoksa sadece alkollü olduğu için miydi? Hera, hala net bir karar verememişti. Çünkü duyduğu cümleler, gerçek olamayacak kadar güzellerdi. Hera'nın daha önce duymamış olduğu türden cümlelerdi.. Genç kız, mutlu olduğunu hissetti. Uzun bir süredir ilk defa huzurlu olduğunu fark etti. Bu hisse ne kadar da yabancılaştığını düşünürken; Yoongi de gözlerini kırpıştırarak uyandı. Gözleri birbirlerini bulduğunda genç adam şaşırdı.

"Günaydın." dedi Hera.

Yoongi, ise şaşırdığını gizlemeye çalışarak; "Günaydın." dedi. Dün geceyi hatırlamıyordu. Yani en azından şimdilik. Etrafa bakarak göğüsündeki Hera ile beraber doğruldu. Soyunuk değillerdi. 'Demek ki beraber olmadık.' diye düşündü. Başını ovuşturarak nefes verdi. Genç kız da Yoongi kalkınca -istemeden de olsa- kalkmak zorunda kalmıştı. Sırtını yatağa yasladı ve Yoongi'yi izlemeye devam etti. "Başın mı ağrıyor?" Genç adam başıyla onayladı. Hera da kafasını eğip parmaklarıyla oynamaya başladı. Böyle bir durumu ilk defa yaşıyordu. Ne yapacağını bilmediğinden sessizce oturmayı tercih etti.

Yoongi, bir süre sonra yanından kalktı. Hiçbir şey demeden odadaki banyoya girdi. Yüzünü yıkayıp -elleriyle lavabodan destek alarak- karşısındaki büyük aynadan kendine bakmaya başladı. Yüzünden akan su damlaları tişörtünü ıslatırken o dün geceyi düşünüyordu. Hera'yı kucağına alarak öpüştükleri kısmı hatırladı. Gözlerini sımsıkı kapayarak dudaklarını birbirine bastırdı. Yaşananlar yavaş yavaş aklına geldi. Gözlerini açtı ve arkasını dönüp kalçasını lavaboya yasladı. Alnını ovaladı ve sessizce "Siktir ya.." dedi. Kafasını sağa çevirip -Hera'yı görebiliyormuş gibi- siyah kapıya baktı. Evet, biliyordu. Hera, onu görmese de; Yoongi, bu kapının hemen ardında yatakta oturmuş onu bekleyen biri olduğunu biliyordu. Bir süre sonra banyodan çıktı.

Yoongi'nin yüzündeki gerginliği fark eden Hera "Bir sorun mu var?" diye sordu. Yoongi, elini ensesine attı. "Hayır." Hera, yerinden kalktı. "Pekala, o halde kahvaltı etmeye ne dersin? İlaç saatin gelmek üzere." Yoongi, ne yapacağını bilmediği için ayak uydurmaya çalıştı. "Olur." Hera, -ufak bir tebessüm bahşederek- odadan çıktı ve aşağı kata indi. Yoongi soğuk davranıyordu, tuhaf bir şeyler seziyordu ama fazla kurcalamamaya karar verdi. 'Belki de o da benim gibi ne yapacağını bilmiyordur.' diye düşündü. Genç kız, düşünürken mutfağın kapısında öylece dikildiğini fark etti. Daha fazla vakit kaybetmeden mutfağa girdi ve Yoongi'nin de ona katılacağını düşünerek; kahvaltı için ne yapacağını düşünmeye başladı.

Aradan yirmi dakika geçmesine rağmen, Yoongi alt kata inmemişti. Hera, ilk başta çekinse de bir süre sonra çıkıp ne yaptığına bakmaya karar verdi. Merdivenleri hızlıca çıkıp, gülümseyerek yatak odasının kapısını açtı ama Yoongi'yi bulamadı. Yüzündeki gülümseme soldu. Çünkü gidebileceği tek yer yan odaydı. Yani o oda.. Gülümseyerek açtığı kapıyı asık bir suratla kapadı ve hemen yan taraftaki odanın kapısına ilerledi. Kapının kolunu tuttu ancak, açmaya cesaret edemedi. Karşılaşmaktan korktuğu bir manzara vardı içeride, buna emindi. Hera, cesaretini toplamaya çalışırken; içeriden Yoongi'nin sesini duydu. Genç adam, fısıltıyla konuşuyordu, bu yüzden söylediklerini anlayamadı. Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. Kapının kolunu yavaşça indirip içeriye adımladı. Manzara tam da tahmin ettiği gibiydi.

ALGOPHOBIAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin